Bebeğin yeme ve barınma ihtiyaçlarının giderilmesine rağmen stres yaşaması mümkündür...
Çocuklarda ilk stres doğumla birlikte yaşanır. Bebeğin ağlaması onun anne rahminin sıcaklığı ve rahatlığından dış dünyanın soğukluğu ve inciticiliğine bir tepkidir.
Bebeği depresyona itecek nedenler nelerdir?
Bebeği depresyona itecek en önemli neden anne yoksunluğudur. İlk altı ayda anne birden ayrılırsa üç dönem belirti gösterir.
Protesto dönemi : Sürekli ağlar, dindirilemeyen ve yatıştırılamayan ağlamalar vardır. Yanına biri yaklaştığında susar ama annesi olmadığını anladığı zaman tekrar ağlamaya başlar. Kısa süreli sustuğunda biri yanına yaklaşırsa yine ağlamaya başlar. Sustuğu anda yüzünde yorgun üzgün ifade vardır.
Depresyon dönemi:
İştah azalır, kilo kaybetmeye başlar. Fizik gelişme durur, kusma ve ishal olabilir. Muhtemelen beyin büyüme hormonunu yeterli miktar salgılamamaktadır. Bunun sonucu mutlu olmayan çocuğun beden gelişimi de yavaşlayacaktır. Çocuk gözlemlendiğinde küskün ve üzüntülü görünüm sergiler.
NE KADAR AYRI KALDINIZ?
İçe kapanım dönemi: 2. aydan sonra anne yoksunluğu devam ediyorsa bebek içine kapanmaya, duygusal tepkiler küntleşmeye başlar. Çevrede olanlara ve yanına yaklaşanlara ilgisiz kalır. Dünyadan soyutlanıyor gibidir. Bu durum büyüklerin şizofrenik bozukluğuna benzer bir tablodur.
ANNE-BEBEK BAĞI
Anne ile bebek arasında olağanüstü bir ruhsal bağ vardır. Bu ruhsal bağ çocuğun beyin ve beden gelişimi için temel gıdadır. Sevgisini ilgisini veren anneler çocuklarının beyin lerinde sevgi kanallarının açılmasını, çocuklarının beyinlerinin mutluluk hormonları salgılamasını sağlarlar.
YUVA HASTALIĞI VURUYOR
Anne uzun süre hastanede yatabilir veya ayrılmak zorunda kalabilir. Böyle durumlarda çocukla teke tek sevgi bağı olan bir ilişki annenin yerini tutacaktır. Burada teke tek ilişki önemlidir. Yuva ortamında sürekli bakıcı değiştiği için bu sağlanamaz ve bazı belirtiler başlar. Çucuğun psikolojisi bozulur sevilmediğini düşünür.
YALANCI ZEKAYA DİKKAT
Yuva hastalığı (Hospitalizm) içindeki çocukların çevreye ilgileri azalmıştır, geç ve güç uyarılırlar, oturdukları yerde sallanırlar, geviş getirme gibi hareketler yaparlar, kafa sallarlar, vurmaları vardır. Bu vurmalar kendi kendilerini uyarma çabalarıdır. Parmak emmek, sallanmak gibi bedensel zevk kaynaklarına yönelirler. Zeki oldukları halde yalancı bir zeka görünümü verirler. Boy ve kiloları yaşıtlarına göre geridir beslenme ve bakım iyi olsa da ani ölümler çok olur.
ANNEYİ KAYBETME KORKUSU
Çocuk kendisine bakım veren kişiye derin bir bağlanma gösterir. Bu yetersizliğin ve çaresizliğin kaçınılmaz sonucudur. Bakım veren kişi, yani kendisini güvende hissettiği kişi ki bu çoğunlukla annedir onu dövebilir. Dövdüğü halde tekrar annesinin kucağına sığınır. Bu çocuğun en mutlu anlarından birisidir.
BAĞLANMA AYRILMA İLİŞKİSİ
Çocuğa bakım veren kişinin kısa veya uzun süre ayrılması hayatın kaçınılmaz bir parçasıdır. Bu bağlanma-ayrılma ilişkisi insanın ileri yaşlardaki hayatına yön veren temel bir ilişkidir. Evlendiğinde veya askere gittiğinde uyum sağlayamayan, okul korkusu çeken çocuklar ve gençlerde bağlanma-ayrılma ilişkisini tam olgunlaştıramamak gerçek nedendir.
BİREYSELLEŞME BAŞLAR
Böyle insanlarda bağlandığı ve sevdiği kişiyi kaybetme korkusu vardır. Bu korku ve sıkıntı yaşamın kaçınılmaz parçasıdır. Hayatın normal sürecinde bu korku çocuğu geliştirecektir. Bireyselleşmeye itecektir.
Bebeği depresyona itecek nedenler nelerdir?
Bebeği depresyona itecek en önemli neden anne yoksunluğudur. İlk altı ayda anne birden ayrılırsa üç dönem belirti gösterir.
Protesto dönemi : Sürekli ağlar, dindirilemeyen ve yatıştırılamayan ağlamalar vardır. Yanına biri yaklaştığında susar ama annesi olmadığını anladığı zaman tekrar ağlamaya başlar. Kısa süreli sustuğunda biri yanına yaklaşırsa yine ağlamaya başlar. Sustuğu anda yüzünde yorgun üzgün ifade vardır.
Depresyon dönemi:
İştah azalır, kilo kaybetmeye başlar. Fizik gelişme durur, kusma ve ishal olabilir. Muhtemelen beyin büyüme hormonunu yeterli miktar salgılamamaktadır. Bunun sonucu mutlu olmayan çocuğun beden gelişimi de yavaşlayacaktır. Çocuk gözlemlendiğinde küskün ve üzüntülü görünüm sergiler.
NE KADAR AYRI KALDINIZ?
İçe kapanım dönemi: 2. aydan sonra anne yoksunluğu devam ediyorsa bebek içine kapanmaya, duygusal tepkiler küntleşmeye başlar. Çevrede olanlara ve yanına yaklaşanlara ilgisiz kalır. Dünyadan soyutlanıyor gibidir. Bu durum büyüklerin şizofrenik bozukluğuna benzer bir tablodur.
ANNE-BEBEK BAĞI
Anne ile bebek arasında olağanüstü bir ruhsal bağ vardır. Bu ruhsal bağ çocuğun beyin ve beden gelişimi için temel gıdadır. Sevgisini ilgisini veren anneler çocuklarının beyin lerinde sevgi kanallarının açılmasını, çocuklarının beyinlerinin mutluluk hormonları salgılamasını sağlarlar.
YUVA HASTALIĞI VURUYOR
Anne uzun süre hastanede yatabilir veya ayrılmak zorunda kalabilir. Böyle durumlarda çocukla teke tek sevgi bağı olan bir ilişki annenin yerini tutacaktır. Burada teke tek ilişki önemlidir. Yuva ortamında sürekli bakıcı değiştiği için bu sağlanamaz ve bazı belirtiler başlar. Çucuğun psikolojisi bozulur sevilmediğini düşünür.
YALANCI ZEKAYA DİKKAT
Yuva hastalığı (Hospitalizm) içindeki çocukların çevreye ilgileri azalmıştır, geç ve güç uyarılırlar, oturdukları yerde sallanırlar, geviş getirme gibi hareketler yaparlar, kafa sallarlar, vurmaları vardır. Bu vurmalar kendi kendilerini uyarma çabalarıdır. Parmak emmek, sallanmak gibi bedensel zevk kaynaklarına yönelirler. Zeki oldukları halde yalancı bir zeka görünümü verirler. Boy ve kiloları yaşıtlarına göre geridir beslenme ve bakım iyi olsa da ani ölümler çok olur.
ANNEYİ KAYBETME KORKUSU
Çocuk kendisine bakım veren kişiye derin bir bağlanma gösterir. Bu yetersizliğin ve çaresizliğin kaçınılmaz sonucudur. Bakım veren kişi, yani kendisini güvende hissettiği kişi ki bu çoğunlukla annedir onu dövebilir. Dövdüğü halde tekrar annesinin kucağına sığınır. Bu çocuğun en mutlu anlarından birisidir.
BAĞLANMA AYRILMA İLİŞKİSİ
Çocuğa bakım veren kişinin kısa veya uzun süre ayrılması hayatın kaçınılmaz bir parçasıdır. Bu bağlanma-ayrılma ilişkisi insanın ileri yaşlardaki hayatına yön veren temel bir ilişkidir. Evlendiğinde veya askere gittiğinde uyum sağlayamayan, okul korkusu çeken çocuklar ve gençlerde bağlanma-ayrılma ilişkisini tam olgunlaştıramamak gerçek nedendir.
BİREYSELLEŞME BAŞLAR
Böyle insanlarda bağlandığı ve sevdiği kişiyi kaybetme korkusu vardır. Bu korku ve sıkıntı yaşamın kaçınılmaz parçasıdır. Hayatın normal sürecinde bu korku çocuğu geliştirecektir. Bireyselleşmeye itecektir.