Fizyoterapist İmran Erkanat, bebek masajının anne ve bebeğin birbirleri ile tanışıp ilişkiyi başlatma ve geliştirmesi için önemli bir role sahip olduğunu belirterek, "Dolayısıyla bebek masajını yalnız fiziksel yararları olan fiziksel bir terapi olarak düşünmemek gerekiyor" dedi.
Prof. Dr. Mahmut Berkman, doğumsal kalça çıkığının (DKÇ) kalça ekleminin gelişimindeki bozukluklar sonucunda farklı dönemlerde ve farklı şekillerde ortaya çıktığını söyledi. Doğumsal kalça çıkığının kalça eklemi kapsülünün gevşek olması nedeniyle kalça eklemini oluşturan kemiklerin birbiriyle uyumunun bozulmasından kaynaklandığını belirten Berkman, "Erken tanı konulduğunda uyluk kemiğinin üst ucunu yuvasında tutacak önlemlerle, eklemin uygun bir şekilde gelişmesi sağlanabilir. Ancak tanı ve tedavide yetersiz kalındığında çocukluk ve erişkin dönemde aksama, bacak boyu eşitsizliği, hareket kısıtlanması ve ağrıya yol açarak sakatlığa neden olur. Hastalığa, bebeklerini bacakları açık durumda sırtında taşıma adeti olan Asyalılarda ve siyah ırkta az rastlanırken, kundaklama alışkanlığı olan Amerika yerlilerinde ve Kafkasyalılar'da çokça rastlanmaktadır. Türkiye'de ise hastalığın sıklığı binde 15 civarındadır. Her yıl yaklaşık 1,5 milyon canlı doğum olan ülkemizde topluma yeni katılan DKÇ'li birey sayısı yaklaşık 22 bin 500'dür. Toplumumuzda son yıllarda sosyokültürel seviyenin ve tıbbi tedavi imkanlarının iyileşmesiyle hastalığın eskiye oranla görülme sıklığı azalmıştır" diye konuştu.
DOĞUMSAL KALÇA ÇIKIĞI
Hastalığın görülme risklerini sıralayan Prof. Dr. Berkman, bunların başında ailede ve yakın akrabalarda kalça çıkığı olmasının geldiğini kaydederek, "Kız çocuk olması, bebeğin rahim içinde makatla geliş durumunda olması, çoğul doğum (ikiz, üçüz), rahim içi sıvısının az olması, bebeğin ayağında veya boynunda doğumsal şekil bozuklukları olması, annenin ilk doğumu olması, kundaklama bu hastalığın riskleri arasında yer alır" dedi.
Prof. Dr. Mahmut Berkman, yeni doğan bebeklerin günün her saatinde kalça ve dizleri bükük durduklarını söyleyerek, bebeğin bir veya iki kalçasını rahatça uzatamamasının kalça çıkığının ilk belirtisi olabileceğini ifade etti. Prof. Dr. Berkman, "Yeni doğanda kalçada hareket kısıtlılığı olması dikkate alınması gerekli bir bulgudur. Çocukluk çağında ve sonrasında kalçada ağrı, topallama, bacak boyu eşitsizliğine neden olabilir. Erken tanı için riskli bebekler (ilk doğum, makadi doğum, kız çocuklar, çoğuldoğumlar, ailesinde kalça çıkığı olan bebekler) başta olmak üzere tüm yeni doğanların kalça muayenesi yapılmalıdır. Şüpheli durumlarda kalça ultrasonografisi ve gerekirse röntgen filmi çekilmelidir. Kalça ultrasonografisi özellikle yeni doğan döneminde ve erken çocukluk döneminde tanı konulmasında etkili bir tanı aracıdır" açıklamasında bulundu.
İLK ALTI AY İÇERİSİNDE
Doğum sonrası ilk 6 ayda kalça çıkığı tanısı konan çocukların ameliyatsız yöntemlerle iyileştiğini söyleyen Prof. Dr. Mahmut Berkman, geç tanı konulduğunda (özellikle yürüme yaşından sonra) mutlaka cerrahi tedavi gerektiğini belirtti. Prof. Dr. Berkman, "Bebeğin doğru yöntemlerle bakımı önemlidir. Alt değiştirme sırasında veya egzersiz yaptırma maksadıyla bacakları uzatarak ve dizleri tutarak yapılan müdahaleler risklidir (Kalçayı çıkmaya zorlayan adaleleri germemek için kalça ve dizlerin hareketi
serbest bırakılmalı). Bebeğin ara bezinin yumuşak olmasına dikkat edilmeli ve gövdenin alt kısmına bol ve rahat giysiler giydirilmelidir. Bebek, kucakta taşırken bir el bacaklar arasından geçirilerek veya yüzü taşıyan kişiye dönük olarak ve bacaklar açık bir şekilde gövdeye yaslanarak tutulmalıdır" şeklinde konuştu.