Doç.Dr. Sefa SAYGILI
En eski çağlardan beri toplum hayatında bayramların önemli bir yeri olduğu görülmektedir. Bilinen bütün cemiyetlerde, bayrama benzeyen merasimlerin oluşu insan fıtratının bir ihtiyacı ve gereği olduğu göstermektedir.
Bizlere İslâmiyeti gönderen ve fıtratımıza uygun yaşamayı emreden Rabbimiz, Müslümanlara iki büyük bayram hediye etmiştir: Kurban ve Ramazan bayramları… Ayrıca cuma günlerini de küçük birer bayram sayabiliriz.
Tabii, Müslümanın esas bayramı, olan dünyada, sevaplar kefesi günahlardan ağır basınca olacaktır.
Bayramların ruh ve zihin sağlığımız için vazgeçilmez önemli tesirleri vardır. Monoton, hareketsiz geçen günleri renklendirirler. Toplumu huzura ve sevince boğarlar. Fertlerin kendilerine güvenini artırırlar.
Toplumumuz İslâmiyet’ten uzaklaştıkça ve mekanikleştikçe bayramların pozisyonunda iki mühim değişiklik oldu:
1- Bayramlar, özellikle büyük şehirlerde oturan bir kısım kişilerce eğlence ve tatil günleri şeklinde idrak edilmeye başlandı. Ve tabi ki asli fonksiyonunu kaybetmeğe yüz tuttu.
2- Bayramı, bayram olarak değerlendirmemenin boşluğu olarak karnaval, festival, şenlik vs. rağbet görmeğe başladı. Bayramın yerini alan bu uydurma günler gittikçe yaygınlaştı.
Hâlbuki bayramlarla bu tip günlerin büyük farkları vardır. Bayramlar, bizi canlandırırken ve fıtratımızın bir gereği iken diğerleri suni ve insanın ruhi hayatına zararları dokunan kutlamalardır.
Manalı Günler
Bayramların mutlaka manaları ve yüzyıllar öncesine dayanan temelleri vardır. Ramazan bayramı, bir ay tutulan orucun, irademize hakim olmanın ve Allah’a kulluk görevimizi ifa etmemizin kutlanmasıdır. Fitre denilen sosyal yardımlaşma ile anlamı daha bir zenginlik kazanırken, dost akraba ziyaretleri ve hararetli bayramlaşmalar ile de barışı ve kardeşliği sembolize eder.
Karnavallarda, festivallerde bu manaları görmek mümkün değildir. Sebepleri uydurma ve eğlenceye dayanan basit yakıştırmalardır.
Çocuklar İçin Önemi
Bayramlarda herkes en temiz ve yeni elbiselerini giyerken, çocukları bir başka sevinç dalgası sarar. Geniş aile fertlerinin güler yüzle bir araya gelmeleri, dostluk gösterilerinde bulunmaları ve çocuklara verilen hediyeler bu günleri daha bir anlamlı kılar. Çocukluğumda bayramı iple çektiğimizi ve gün saydığımızı hatırlıyorum. Az veya çok yeni giysilerle erkenden kalkardık ve büyüklerimizin ellerini öperdik.
Maalesef toplumumuz maddecileştikçe bayramlarımız da dejenere olmakta, fonksiyonları değişmektedir. Şimdi, pek çok aile ziyaretçi gelmesin diye seyahate çıkmakta ve bayram denilince akıllarına taşrada geçirilen tatil gelmektedir.
Dostluk Kaynağı
Bayramlarda insanlar birbiri ile kaynaşır, dostluklar güçlenir. Sosyal dayanışma ve yardımlaşmaya önem verilen bu günlerde, barışı sağlamak ve düşmanlıkları gidermek için bir alt yapı teşekkül eder. Küskünlükleri gidermek amacıyla herkes seferber olur.
Bu günlerde insan ilişkilerinin sıcaklığı daha yakından hissedilir. Bütün aile fertleri, aile büyüğünün etrafında kenetlenir. Kişilerin kendine güveni artar ve zorluklara karşı direnç kazanılır.
Festivallerde böyle midir? Sırf eğlence ve problemleri unutmak için katılınan bu törenlerde kimse kimseyi tanımak ve tebrik etmek zorunda değildir. Sahte ve sathî gülücükler atılır, düşünce ve tefekkür felce uğrar. Hayatın manası, ölüm, ahret hiç akla getirilmez. Bayram sonrası, bir rahatlık ve huzur hissedilirken eğlence ağırlıklı ve ahlak sınırı tanınmayan karnaval türü günlerin sonunda büyük bir gerginlik ve yorgunluk hissedilir.
Tatili Değerlendirelim
Bu yıl Ramazan bayramı 9 günlük tatille birleşti. İşte uzaklık sebebiyle yakınlarına zaman ayıramayanlar için çok iyi fırsat haline geldi.
Aslında, Ramazan bayramının topluca kutlanması, bireysel tatillerle geçiştirilmemesi önemli. Bu yüzden kendimizin, ailemizin ve toplumumuzun ruh sağlığı açısından, asırlardır süren geleneğe uygun olarak bayramımızı kutlayalım diyorum.
Yani bu tatili bayram olarak kutlayalım, yakınlarımızı ziyaret edelim, sılai rahim yapalım, küçüklere sevgi gösterelim, hediyeleşelim. Atalarımızın mezarlarını ziyaret edelim.
Böyle yaparsak toplumda birlik ve beraberlik artar, çocuklarımız geniş akraba çevresini tanımanın verdiği mutlulukla kendilerine güveni artar, hem de akrabalarımızı memnun etmiş oluruz.
İşte böyle kutlanan bayramlar ruh sağlığımızı da koruyacaktır; kendimizin, ailemizin ve toplumun mutluluğu, huzuru artacaktır.