Batı kültürü beslenme alışkanlıkları ile başlayan obezite sorunu maalesef ki bütün dünyayı etkilemiş gibi görünüyor. Obezite çağ salgını haline geldiğinden beri, sağlıklı beslenme, zayıflama ve sağlıklı yaşayabilme çabası giderek popüler hale geldi. Sağlıklı yaşama çabası, bilinç düzeyimizi artırarak yediklerimizin içeriğini sorgulatmaya başladı. Bu sayede diyetler ortaya çıktı, çıkıyor ve çıkmaya devam edecek. O kadar diyet var ki etrafımızda hangi birine inanacağımızı, uygulayacağımızı biz doktorlar bile şaşırdık. Ana beslenme maddesine göre; etobur, otobur, omnivor (ikisi birden), vejetaryen, süt ürünlü vejetaryen, meyveobur, coğrafik bölgesine göre; Akdeniz, Latin, Asya, Batı, besin maddesine göre; rafine, çiğ, filozofisine göre; makrobik, maker’s, incil, şükür, arındırma özelliğine göre; detoksifiye spesifitesine göre; düşük kolesterollü, glutensiz, düşük glisemik içerikli, düşük potasyumlu ,düşük proteinli, düşük karbonitratlı, düşük yağlı, düşük tuzlu, özel diyetler; yaş, cins, aktivite, fizyolojiye uygun, sporcu, atkins, kilo verdirici; kalori hesaplı, tek besin, kimyaya uygun, heves, tek günlük, üç günlük, greyfurt, şok, L.A tipi, Zon, yarım porsiyon, tam porsiyon, pazartesi başlayan cuma biten …
Peki bu kadar diyet programıyla neden hala başarısızız?
Memorial Suadiye Tıp Merkezi Dahiliye Bölümü’nden Uz. Dr. İsmail Yağız, “Diyet başarısızlığındaki nedenler” hakkında bilgi verdi.
1.FOTOKOPİ DİYETLER
Etrafınızda aynı saç, aynı göz, aynı boy veya aynı özellikleri taşıyan birden fazla birey gördünüz mü?
Peki dünyada neden tek tip antibiyotik, kanser ilacı ya da tansiyon ilacı yok?
Neden bazı insanlar mutlu veya diğerleri değil?
Bireysel farklılıklar yüzünden. Bir diyet programının her insanda aynı sonucu vermesını beklemek bir rüyadan öte olamazdı. Genetik ve çevresel faktorler, beslenme biçimi, yaş, tat duyusu ve kültür farklılıkları insanları birbirinden ayırır. Diyet programları da mutlaka bireye özgü olmalıdır.
2.KANSIZLIK
Özellikle kadınlarda görülen ve çok da önemsemedikleri bir problemdir. Demir, B12, folat eksiklikleri ciddi diyet başarısızlığına neden olur. Kansız kalan bir vücut iki nedenden ötürü kilo veremez. Birincisi enerji metabolizmasının düşüklüğü nedeniyle hasta enerji veren gıdalara ihtiyaç duyar. Çay ve kahve tüketir, tatlı isteği artar. Bu da kansızlığı hem derinleştirir hem de gereksiz kalori yükü nedeniyle yağlanmayı artırır. İkinci ve önemli neden ise kansız vucut diyetle karşılaştığında bir direnç gösterir. Bu direnç kendini sağlıksız ve enerjisiz bulan vücudun daha da kalori kısıtlanması karşısında yaşadığı stresten gelir. Stres ise her zaman adrenerjik sistemi hareketlendirerek vücuda enerji depolamaya çalışacaktır.
3.İNSÜLİN DİRENCİ
Şeker molekülünün işlenmesi için yeterli miktarda insuline ihtiyaç vardır. Farklı nedenlerle insulin fazlalığı, kortizon benzeri etkilerle iştah değişiklikleri, kan şekeri düşmesi ve tatlı ihtiyacı, vücutta tuz ve su dağılımında değişiklikler, ödem, adet düzensizlikleri, tiroid hastalıkları gibi diğer hormon bozukluklarını tetikleyebilir. İnsülin miktarlarının abartılı olduğu durumlarda hastanın diyetle kilo vermesi zordur.
4.TİROİD BOZUKLUKLARI
Ne kadar uğraşırsanız uğraşın, tiroid bozukluğunuz varsa yani metabolizma yavaşlığı ile boğuşuyorsanız kilo vermeniz çok zordur. Tiroid hormonları vücudun tum metabolizmasını düzenleyen hormonlardır. Vücudun ısı düzelenmesi, yağ yakması, enerji ve depolama durumu, su dengesi, cilt ve diğer sistemlerin sağlıklı çalışması ancak iyi çalışan bir tiroid beziyle mümkündür.
5.YANLIŞ İLAÇ KULLANIMI
Fazla yağlardan kurtulmak için yağ yakıcı, enerji depolamak için multivitamin, hafızanızı kuvvetlendirmek için hafıza kuvvetlendirici, eklem şikayetleriniz için bitkisel takviyeler, hastalığa yakalanmamak için bağışıklık sistemi güçlendiricileri, son zamanda bozulan moraliniz için antidepresan, kanınız sulansın diye aspirin, altta yatan hastalığınız için tansiyon, şeker veya astım ilacınız, boğazınız ağrıdığında antibiyotik, komşunuzun kullandığı iştah kesici, internette gördüğünüz A ilacı, gazetede gördüğünüz X ilacı vs vs.
Yukardakilerden birkaç tanesini kullandığınıza eminim. Eğer kullanmıyorsanız çok şanslısınız. Bu kadar ilacın birbiriyle etkileşmemesi ve vücudunuza zarar vermemesi mucize olsa gerek. İlaçlar ister reçeteli ister bitkisel olsun mutlaka karaciğerinize uğruyor. Etkileri yanında yan etkileri de var. Diğer ilaçlarla alındıklarında etkileri artıyor veya azalıyor ya da yan etkileri çıkıyor. Biri şekerinizi çıkarırken diğeri yağlanmanızı artıyor, diğeri enerji verirken tansiyonuzu etkiliyor, öteki iştahınızı kapatırken kalbi etkiliyor. Metabolizmanızı hızlandıranı veya yavaşlatan var. Multi ilaç kullanımı önce sağlığınızı sonra da sağlıklı olmak için yaptığınız diyet programlarınızı bozmasın.
6.DİĞER HORMON BOZUKLUKLARI
Aldesteron, progesteron, prolaktin, kortizol, testosteron, östrojen, ACTH, Growth hormon bozuklukları sık görülen hormon bozuklukları arasındadır. Diyet çabası içindeki birinin, vücudun çoğu sistemini düzenleyen bu hormon bozukluklarından birine sahip olması diyet başarısızlığının altında bir etken olarak yatar. Bu hormonlar yağ, su ve diğer metabolizma sistemlerini bozarak anormal iştah artışı, adet duzensizlikleri, garip bölgelerde yağlanmalar, kıllanmalar, tansiyon değişiklikleri, uyku bozuklukları, şişlikler ve vücut ağrılarına neden olur.
7.EGZERSİZ OLMADAN DİYET YAPMAK
Diyetlerden mucize bekleyen hastalarla sık karşılaşıyoruz. Bir diyetin başarısı, kilo kontrolünün hayat tarzı değişikliği ve uzun süreli kilo kontrolü yaratmasıyla ölçülür. Diyetin başarılı olabilmesi için ise altta yatan bir hastalık olmaması ön şarttır. Diğer bir koşul ise diyetlerin egzersiz ile mutlaka ve mutlaka kombine edilmesidir. Hızlı ve çok miktarda kilo kaybı başarı gibi görünse de, birçok yan etkisi olabilir, bu durum ölümlere dahi yol açabilir. Geri verilen kilololarınızı almak istemiyorsanız tabana egzersizi yaymalısınız.
8.PSİKOLOJİK PROBLEMLER
Psikojenik yeme problemleri dışında; depresyon, anksiyete, panik atak, uyku problemleri, şizofreni manik bozukluklar, alkol ve keyif verici maddelere bağımlılık, klostrofobi gibi daha nicesi sayılabilecek problemlerle uğraşı, diyetleri olumsuz etkiler. Stres faktörü bile başlı başına hormonal bozukluklara neden olarak iştah düzensizliği yaratır. Diyetlerin bireye ayrı bir stres daha getirdiği düşünülürse karmakarışık bir durum ortaya çıkar.
9.MİDE BAĞIRSAK SİSTEMİ PROBLEMLERİ
Mide ülseri, gastrit, reflü gibi sindirim rahatsızlıkları mide asit salgı bozukluklarıyla beraberdir. Asit salgı bozukluğu ise mide bağırsak hızının artmasına neden olur. Mide bağırsak hızının artması çabuk acıkma, sık sık yeme isteği ve besin seçimine neden olur. Midesinde problem yasayan birinin sebze ve meyve ağırlıklı bir diyet benimsediğinde aşırı bağırsak gazıyla karşı karşıya kalması, tek yönlü beslenmeyle sonuçlanabilir. Bağırsakların stres kökenli aşırı reaksiyon göstermesi spastik kolon veya İBS denilen hastalık tanısı alır. Bu durumda hastanın aşırı şişkin hissetmesi, kilosunun bir türlü değişmemesi, besinlerin bazılarının kısıtlanması diyet programına uyum problemi yaratarak başarısızlıkların temelinde rol oynayabilir.
10.BESİN SEÇİMLERİ
Besin endüstrisi, bilim ilerledikçe ilerliyor. Domates görünümlü karpuz veya elma-armut bileşimi bir meyveye alışır olduk. Genetiği oynanmış ürünler raflarda yer almaya başladı. Katkı maddeleri oldukça fazla kullanılıyor. Her mevsim her yiyeceği bulabiliyoruz. Hormonlu gıdalar, hormonlu kümes hayvanlarını, bu da onların tüketilen ürünlerini hormonlu hale getiriyor. Çoğumuz eski besinlerin tatlarını bulamıyoruz ama giderek de alışıyoruz. “Bilim ne kadar besinleri değiştirmeli, her değişim yararlı mıdır, zararları ne zaman ortaya çıkıyor?” Kafamızda çeşitli sorular var. Batı beslenme tarzıyla hastalıkların artması, Akdeniz beslenme tarzıyla daha uzun yaşayan insanların gözlenmesi işlenmiş ürünlerin çok da masum olmadıklarını gösteriyor. Az kalorisi olan besin ürünleriyle beslenmeyi dengelemek temel prensip olmalıdır. İçtiğiniz kahvenin içinde ne olduğunu sorgulayın. Size masum görünen, tatlandırılmış ve moda olmuş kahve türevi hiç yoktan 300-400 kalori almanıza neden olabilir.
Bu konuda son derece bilinçli ve dikkatli davranılması gerekir.