Alkol ve madde bağımlılarının tedavisinde iki farklı tedavi döneminden söz edilmektedir. Birinci dönemde bağımlı olunan maddenin tedavi sırasında kesilmesinden dolayı görülen yoksunluk belirtilerinin tedavisi; ikinci dönemde ise ruhsal tedavi ve beraberinde bağımlının maddeye bir daha ihtiyaç duymaması için ona yapılan ilaç tedavisidir.
Afyon, eroin, morfin ve türevlerinin tedavisinde bu maddelerin yerine daha az bağımlılık yapan maddeler kullanmak yoluyla bağımlının tedavisine çalışılır .
Methadon, eroin bağımlığının tedavisinde eroin yerine kullanılan sentetik bir ilaçtır. Etkisi morfine benzemekte ve bağımlılık yapmamaktadır, ancak methadonun alınmamasında görülen yoksunluk belirtilerinin eroin ve morfininkine göre daha az olduğu bildirilmektedir .
Eroin morfin ve kokain gibi “sert uyuşturuculara” olan bağımlılığın giderilmesi oldukça zordur. Bağımlı, bu maddeleri elde edebileceği bir çevrede yaşadığı için, onu kendisi gibi olanların etkisinden kurtarmak oldukça güçtür. Yaşla beraber tedavi olma isteği de artmakta, ancak uzun süredir madde kullananlarda tedavi edilebilme imkanı azalmaktadır. En az üç yıl bağımlı olduğu maddeyi kullanmamak iyileşmenin ölçütü olarak düşünülmektedir.
Psikolojide tedavide grup tedavisi uygulaması bağımlıların kendileri gibi olanlarla ve daha önce tedavi olmuş eski bağımlılarla grup ortamında etkileşim içine girerek daha olumlu deneyimler ve farkındalıklar kazanacağını kabul eden bir tedavi biçimidir. Grup tedavisinde bağımlıların sorunları ve üzüntüleri ile baş etmek için geliştirdikleri yöntemlerin diğer katılımcılarca tartışılıp irdelenmesi ve eleştirilmesi grup üyelerine yarar sağlamaktadır.
Grup tedavisine katılanlar birbirlerinden ve grubu yöneten zamandan grup yaşantısı yolu ile birçok uygun tutum ve davranışları öğrenebilirler, bunlar şu şekilde sıralanabilir: Gerçek duygularının farkında olmak, başkalarına yapılması gereken uygun davranışların öğrenilmesi, içini dökme ve kendini ifade etme, bir grup tarafından kabul edilme ve başkalarına güven duyma, başkalarının da kendisininkine benzer sorunlarını olduğunu ve bunları alt etmenin mümkün olduğunu görme, başkalarına yardım ederek kendine duyduğu saygıyı artırma, gruptakilerin olumlu davranış ve tutumlarını benimseme, örnek olma. Bağımlının, bağımlılığa yol açan kişilik özelliklerini tanıması ve değiştirmesini amaçlayan kişilik tedavisi de bireysel olarak ya da grupla yapılabilir. Bağımlının çevresinin değiştirilerek, yeni duruma alışmasına yardım da psikolojik tedavinin diğer bir yönüdür .
Bağımlının Tedavi için Yapacakları
Başta afyon, morfin ve eroin gibi uyuşturucular olmak üzere diğer bağımlılık yapan maddeleri kullananların öncellikle kendilerinin bu maddelerin “tutsağı” olduklarına gerçekten inanmaları gerekir. Çoğu durumda bağımlının kendisi bağımlı olduğunu kabul etmediğinden tedaviye başlamak olanaksızdır. Tedavi için önce bağımlının kendisinin tedavi olmayı istemesi gerekir. Bunun kadar önemli diğer konu, bağımlının tedavi olacağına inanmasıdır. Hiçbir güç bağımlıya rağmen onu tedavi ettiremez.
Tedavide bağımlının kaygı ile baş etmesinin yollarını öğrenmesi de maddenin yoksunluğunun getireceği gerginliği azaltmaya yarayacaktır. Tedavi sonrasında bağımlılıktan yeni kurtulmuş bireyin önceki alışkanlıklarını devam ettirmemesi için eski çevresinden ve bağımlı arkadaşlarından uzak durması, çevresini değiştirip yeni bir çevreye girmesi tedavinin devamı için önerilir.
Eski bağımlının günlük zamanını uygun araçlarla kullanması, serbest zamanını verimli biçimde değerlendirmek için uygun serbest zaman uğraşları edinmesi önerilmektedir.
Bağımlının Ailesinin Yapacakları
Ailenin ergen üzerinde aşırı baskıcı ve otoriter tutumu da, ilgisiz ve tutarsız tutumu da olumsuz etkiler bırakır. Özellikle anne babanın ilgisiz ve tutarsız tutumu ergenin ev dışında olumsuz çevrelerin etkisinde kalmasına yol açabilir. Anne-babadan bekledikleri ilgi ve sevgiyi bulamayan gençler bu tatminsizliklerini bağımlılık yaratan maddenin vereceği geçici hazla bastırmaya yönelir.
Aile bireylerinin birbirleri ile az sözel iletişim kurduğu, aile içinde sevgi tezahürlerinin görülmediği, birbirlerine destek olmadıkları daha çok bireyci ilişkilerin egemen olduğu evlerde yaşayan ergenler bağımlılık doğuran maddeye daha çok yönelmektedirler. Aile ergenin ilişkide olduğu arkadaşlarının ne tür alışkanlıkları olduğunu, onların hangi çevreden geldiklerini gözleyerek, çocuğunu karşılaşabileceği muhtemel kötü durumlarla nasıl baş edebileceği konusunda donanımlı hale getirmelidir.
Bağımlılık kazanmış ergenin anne-babası, ilişkileri bozuk olsa de bu sorun ortaya çıktıktan sonra, sorunun çözümü için bir araya gelerek çocuklarına destek olmak durumundadır. Aile bağlarının zayıfladığı, eşler arası ilişkilerin bozulduğu durumlarda benzer bir sorun karı-kocayı çözüme ulaştırmak amacıyla tekrar bir araya getirebilir.
Bağımlının tedavisi zordur ve zaman gerektirir. Bu sırada ailenin desteği sürmelidir.