Yargıda güven nasıl oluşur, Kurucu Meclis mümkün mü?
Sağ siyasetçilerin darbe konusunda aşırı hassasiyetlerini, sol siyasetçilerin tarikat ve cemaat konusundaki aşırı hassasiyetlerini anlamak gerekir. Yargı üzerinden yaşanan tartışmalarda bu hassasiyetleri gidermek ve güveni oluşturmak çok önemlidir.
Bizim tarihimizde siyasetçiler tarikat ve cemaatleri siyasetten kolayca uzak tutabildiler. Askerleri siyasetten uzak tutmayı en iyi ikinci Mahmut başardı. O da tahta geçtikten 10-15 yıl sonra halkı yanına alarak ancak başarabildi.
Aslında hukuk tarihi ve felsefesinin Hukuk Fakültelerinde gözardı edilen ders olmasının acısını yaşıyoruz.
“Adaletin kuvvetli, kuvvetlilerin de adaletli olması”nı söyleyen Blaise Pascal Türkiye’de yüksek yargıda yaşananları görse herhalde utanırdı. “Adalet ne kadar hukuksuz ki şartlara göre değişen bir zayıflık gösteriyor. Kuvvetlilerde ne kadar adaletsiz ki dış etkiye dayanamayacak kadar zayıflar” derdi.
Osmanlının Kadılık sistemine hayran olan batı -yanlış bilmiyorsam- İngilizcedeki “Judge” yani yargıç kelimesini “Kadı” kelimesinden üretmişti. Biz şimdi hukukta onlardan ders alıyoruz.
Adaleti ayakta tutan temel değer ‘hukuka güven’ dir
Hukukun arkasından dolanan Hakimler ve Savcılar Yüksek Kurulu (HSYK) ve HSYK’ya vücut çalımı atan cingöz savcı.
Darbelere uygun hukuk hazırlayan anayasa hukukçuları, hukuku siyasi amacı için kullanan siyasetçiler.
’Devletin ali menfaati için hukuk rafa kaldırılabilir’ diyen generaller. ‘Milli güvenlik için kişilerin hukuku feda edilebilir’ diyen zalim yöneticiler.
Bütün bunlar hukuka güveni zayıflattı.
Güveni zayıf insanda korkular artar. Artan korkular analitik düşünmeyi engeller ve niyet okumaya başlanır. “Ben ona güvenmediğime göre O da bana güvenmiyordur” diyerek iletişim kapılarını kapatır.
Güven zayıfladığı ortamlarda gerçek kanıtlara sahip olmadan sonuçlar çıkarırız ve kararlar veririz. Neden böyle düşünüyorsun kanıtın nedir sorusuna ‘Ben sezerim, ben anlarım, fark edebiliyorum’ gibi cevap veren kişi ‘Niyet temelli algılama’ yapıyordur. Eğer bu kişi yüksek yargıç ise çoğu defa hata yapar ve adaleti öldürür.
Türkiye’nin yargı reformuna çok ihtiyacı varken öyle bir tartışma başladı ki yargı reformu yapılmasına siyasi anlam yüklendi. Yargı reformunu çıkarmak daha da zorlaştı.
Güven çok zayıfladığı için korkular arttı. Korkuların arttığı yerde niyet okumalar da arttığına göre yargı reformunu engellemek isteyenlerin itiraz edemeyeceği bir yöntem bulmak gerekiyor.
Bu saatten sonra her kanun değiştirme faaliyeti ‘Ali Cengiz Oyunu’ olarak algılanacaktır.
Kurucu Meclis mümkün mü?
Ana muhalefet’in de önerisi olan Kurucu Meclis Anayasa Hukukçuları tarafından en ideal yöntem olarak öngörülüyor.
TBMM Anayasa’ya bir madde ekleyerek yapılacak bir değişiklikle geçici bir kurucu meclis oluşturulabilir. Özel seçim yasası ile en geniş temsil sağlanarak 150 kişilik bir meclis teşkil edilebilir. Bir yıl içinde sürekli çalışan bu meclis tercihan nitelikli çoğunlukla taslağı hazırlar ve onaylar.
Hatta Kurucu Meclis üyelerinin beş yıl siyasi yasaklı olması tedbiri dahi bir güven artırıcı bir unsur olur.
Ben hukukçu değilim haddimi aşmış olabilirim ancak sosyopsikolojik gerçeklikten uzak sosyal barış sağlanamaz. Nasıl tarih ve hukuk felsefesi oluşturulmadan yapılacak tartışmalar adaletli bir algı oluşturamazsa güven artırıcı biçimde davranılmadan iç çatışmalar da bitirilemez.
Sağ siyasetçilerin darbe konusunda aşırı hassasiyetlerini sol siyasetçilerin tarikat ve cemaat konusundaki aşırı hassasiyetlerini anlamak gerekir. Bu hassasiyetleri gidermek ve güveni oluşturmak çok önemlidir.
Milli iradenin tam temsil edildiği ‘Kurucu Meclis’ çözümünde bilimsel ve metodlu düşünme ile çalışan bu meclis çözümü toplumsal uzlaşma için en iyi çözüm olarak gözüküyor.
Nevzat TARHAN / Haber 7
ntarhan@gmail.com