Aşk acısının hayat kalitesini düşüren, saplantı durumları yaratan, kendinden ödün verecek hatta utanmaya kadar gidebilecek ruh halleri ortaya çıkaran bir durum olduğunu vurgulayan HelpA Akademi kurucusu Gülşah Sam Orhan, tedavi gerektiren ve sağlığı bozan bu duygunun ölüme bile sebep olabildiğini ifade etti.
Kişinin bedenen, ruhen ve zihnen iyi olması durumunda “sağlıklı” olarak değerlendirilebileceğini bildiren Orhan, bu üç kategoriden birinde rahatsızlık hissedilmesinin bir süre sonra diğer ikisini de bozarak kişiyi hasta ettiğini belirtti.
Aşk acısı çeken, sürekli stres, sıkıntı ve baskı altında olan bireyin bir süre sonra vücudunda fiziksel hastalıklar baş göstermeye başlayacağının altını çizen Orhan, “Örneğin kanser türleri bireysel ruh sağlığının bozulmasıyla başlar. Tiroit kanseri kendini iyi ifade edememekten, mide kanseri kendine yapılanları hazmedememekten, meme kanseri çocuklardan gelen nankörlük davranışlarından, rahim ve yumurtalık kanserleri ise aşk acısı ve kendini dişi hissedememekten ileri gelir. Aşk acısı çeken pek çok kişinin olayları takriben 2-4 sene içinde kalp krizi veya kalp kapakçığı bozukluklarına yakalandığı da gözlemlenmiştir” dedi.
“Kişinin bilinçaltının telkin almaya yatkın hale getirilmesi” olarak tanımlanan hipnozun aşk acısı gibi baskılayıcı acılarda oldukça etkili bir teknik olduğuna dikkati çeken Orhan, hipnoterapide ise kişilerin sıkıntı duyduğu konular, başarısız olduğu konular ve korkularıyla ilgili seanslar yapılarak bilinçaltlarındaki olumsuz duyguların silinerek, yerlerine doğru ve hayatı olumlu yönlendirecek telkinler yerleştirilen yöntem olduğunu kaydetti.
-Hipnoz “ruh eşine” de hazırlıyor
Orhan, hipnozdan çıktığında kişinin kendisini korku veya başarısızlık gibi duygulardan bağımsız hissetmeye başladığını belirterek, şunları söyledi:
“Bize gelen danışanlarımızla ilk olarak bir geçmiş konuşması yaparız. Danışanın bilinçaltındaki “aşk” modelini çeker, aşkı nasıl tanımladığını tespit ederiz. Çünkü aşkın tanımı kişiye özeldir. Sonrasında bugüne kadar yaşadığı aşk ilişkilerini anlatmasını ister ve hepsinin ortak noktası olan bilinçaltı kodlarını belirleriz. Bu kodları ‘Regresyon Hipnoterapisi’ dediğimiz seanslarımızla sileriz. Bilinçaltının acılardan temizlenmesi yaklaşık 4-8 seans arası sürer. Aşkla ilgili olumsuz bilinçaltı kayıtları tamamen sildiğimize emin olduğumuzda ise bilinçaltı telkin çalışmalarına başlarız. Kişinin önüne yaşamak istediği aşkı sunan telkinler ve kodlamalar yaparız. Bu kodlama hipnozu seansları sonrası kişinin umut seviyesi ve motivasyonunda ciddi artışlar gözleniyor. Kişi kendini daha pozitif hissetmeye başlar ve kendini bir bütün olarak aşka açar. Bu noktada kişi ruh eşiyle de karşılaşmaya artık hazırdır. Bunun sonrasında geçmişin harabelerini her ilişkisine taşımaktan vazgeçerek sağlıklı ilişkiler kurmaya başlar. Evli değilse evlenebilir, ilişkisi yoksa yepyeni bir ilişkiye adapte olur.”