Uzmanlar, bu dönemde anne adayının stresten uzak kalmasını öneriyorlar. BSK Aydın Anka Hastanesi Kadın Hastalıkları Uzmanı Op. Dr. Mazlum İbiş, hamilelik döneminde yaşanan stresin anne ve bebeğe etkisini anlattı. Hamilelik döneminde kadınlarda meydana gelen ruhsal değişikliklere değinen Op. Dr. Mazlum İbiş, “Hamilelik süreci hem kadın hem de çevresi için özel ve farklı bir dönemdir ve Bu dönemde hamile kadının vücudunda, duygularında ve yaşam tarzında birçok değişiklikler meydana gelir. Özellikle gebeliğin ilk 3 ayında değişken ruh hali meydana gelebilir. Sıklıkla nedensiz ağlama nöbetleri görülür, arzu edilen gebeliklerde dahi ilk aylarda gebeliği kabullenememe, içe dönüklük ve pasiflik meydana gelebilir. İlerleyen aylarda da vücuttaki değişiklikleri benimseyememe gelişebilir. Son aylarda ise genellikle doğum korkusu, sağlıklı bebek dünyaya getirme endişesi, "iyi anne olabilecek miyim?' endişesi yoğun şekilde yaşanır” dedi.
Hamilelik döneminde bir çok etkenin strese yal açabildiğine işaret eden İbiş, “Gebelik süreci ve çocuk sahibi olmak genel anlamda ebeveynler için neşeli ve heyecan verici bir dönemdir. Ancak gebelerde depresyon, anksiyete, stres bulguları günümüzde gittikçe artmaktadır. Ayrıca günümüz yaşam koşulları, kariyer peşinde koşan kadınlar ve çalışma koşullarının zorluğu da gebe kadınların daha fazla strese maruz kalmalarına neden olmaktadır.Hamileliğe bağlı ortaya çıkan bulantı, kusma, sık idrara çıkma, bel ağrısı, ellerde ve ayaklarda şişlikler, kilo alımı gibi belirtiler hamile kadın için stres kaynağı olabilir. Hamilelik sürecinde ortaya çıkan hormonal değişimler kadının psikolojik durumunda ve mizacında değişikliklere neden olabilir” diye konuştu.
Bebeğin sağlıklı olup olmadığının hemen hemen tüm kadınlarının zihnini tüm hamilelik süreci boyunca meşgul ettiğinin altını çizen İbiş, şunları söyledi: “Bununla birlikte özellikle ilk hamileliğini yaşayanlar doğum süreci ve doğum şekli ile ilgili olarak da sıkıntılar yaşarlar. Kadınların pek çoğu doğum sancıları ile başa çıkamayacağını, doğum sırasında yanlış bir şey yaparak bebeğine zarar verebileceğini düşünür. Anne-baba adaylarını endişelendiren bir başka konu da ekonomik faktörlerdir. Bebeğin doğumu ve sonrasındaki harcamalar sırasında sıkıntı yaşayacakları korkusu hem anneyi hem babayı huzursuz eder. Tüm bu stresler eğer riskli bir gebelik söz konusuysa çok daha fazla yaşanır. Örneğin riskli hamilelik süreci sebebiyle işinden ayrılıp evinde istirahat halinde gebeliğini geçirmek zorunda kalan bir kadın için süreç kaçınılmaz olarak çok daha stresli olacaktır”
Hamilelik döneminde bir çok etkenin strese yal açabildiğine işaret eden İbiş, “Gebelik süreci ve çocuk sahibi olmak genel anlamda ebeveynler için neşeli ve heyecan verici bir dönemdir. Ancak gebelerde depresyon, anksiyete, stres bulguları günümüzde gittikçe artmaktadır. Ayrıca günümüz yaşam koşulları, kariyer peşinde koşan kadınlar ve çalışma koşullarının zorluğu da gebe kadınların daha fazla strese maruz kalmalarına neden olmaktadır.Hamileliğe bağlı ortaya çıkan bulantı, kusma, sık idrara çıkma, bel ağrısı, ellerde ve ayaklarda şişlikler, kilo alımı gibi belirtiler hamile kadın için stres kaynağı olabilir. Hamilelik sürecinde ortaya çıkan hormonal değişimler kadının psikolojik durumunda ve mizacında değişikliklere neden olabilir” diye konuştu.
Bebeğin sağlıklı olup olmadığının hemen hemen tüm kadınlarının zihnini tüm hamilelik süreci boyunca meşgul ettiğinin altını çizen İbiş, şunları söyledi: “Bununla birlikte özellikle ilk hamileliğini yaşayanlar doğum süreci ve doğum şekli ile ilgili olarak da sıkıntılar yaşarlar. Kadınların pek çoğu doğum sancıları ile başa çıkamayacağını, doğum sırasında yanlış bir şey yaparak bebeğine zarar verebileceğini düşünür. Anne-baba adaylarını endişelendiren bir başka konu da ekonomik faktörlerdir. Bebeğin doğumu ve sonrasındaki harcamalar sırasında sıkıntı yaşayacakları korkusu hem anneyi hem babayı huzursuz eder. Tüm bu stresler eğer riskli bir gebelik söz konusuysa çok daha fazla yaşanır. Örneğin riskli hamilelik süreci sebebiyle işinden ayrılıp evinde istirahat halinde gebeliğini geçirmek zorunda kalan bir kadın için süreç kaçınılmaz olarak çok daha stresli olacaktır”