Amerika’nın Platonik Aşkı, AB’nin Eksen Kayması

Dr. Recai Yahyaoğlu

Platonik aşklar insanlar arasında yaşanır.Fakat ülkeler arasında yaşanan ve karşılık bulmayan aşklar da vardır.Bu aşklar sonunda çok ciddi acıların yaşanmasına neden olur…Orta Doğu’daki savaşlar ve buna bağlı yaşanan acılar bilindik olanlardır.Bir de bilinmeyenler vardır ki içler acısı manzaraları ortaya çıkarırlar.Amerika Birleşik Devletleri İsrail ile olan karşılıksız aşkında hep yıpranan, sömürülen ve dünyada son yirmi yıl içinde itibar kaybeden taraf oldu…

Son yaşanan gelişmeler ve özellikle Gazze vahşetinden sonra İsrail dünyada yalnızlaşmaya doğru sürüklenirken Amerika Birleşik Devletleri itibar kaybetti ve güvenilirliği daha sık sorgulanır hale geldi. Düzen kuran ve dünya hakimiyetini elinde tutan bir Amerika nasıl duygusal davranır diye düşünebilirsiniz…Yahudiler zeki ve akıllı insanlardır.ABD’de bulunan güçlü lobileri vasıtasıyla uzun yıllardır sürekli bu ülke tarafından himaye gördüler korunup kollandılar.Bu durum Amerikalı yetkilileri kimi zaman istemedikleri kararlara imza atmaya zorladı.Ama artık devir değişti…

Amerika Birleşik Devletleri’nin yakın zamanda aldığı bazı kararlar ile bu himayeyi kendi içinde sorgulamaya başladığı fark edilir oldu.Her ne kadar sorgulamakta geç kalsa da hiçbir şey devletler arası ilişkilerde tam anlamıyla geç değildir.’Zararın neresinden dönülürse kardır’ Türk Atasözü bu anlamda oldukça manidardır.Amerika Birleşik Devletleri zararın sonundan da olsa dönüş yapmakta kararlı.Çünkü Irak, Afganistan örneklerini bizatihi yaşıyor ve her gün zarar hanesine artı puanlar ekleniyor…

Her sevgi karşılıklıdır.Almadan veren ve sürekli istenilen taraf olmak çok zordur.Bir süre sonra yorgunluk ve bıkkınlık başlar. Aşkların sonu her şekilde hayal kırıklığına mahkumdur.Çünkü aşk normal ve sağlıklı bir duygu değildir.Aşk, özellikle de platonik aşk hastalıklı bir duygudur.Karşılıksız sevgi veya aşk; sağlıklı bir insanın, mantıklı/akıllı bir ülkenin asla içine düşeceği hata olamaz.Ödün vermek, kayıtsız şartsız desteklemek ve taraf olmak bir süre sonra her alanda yıkımları ortaya çıkarır.Çünkü sonu ve ucu bucağı yoktur…

Amerika bu yükü omuzlarından yakın zamanda atmaya karar vermiş görünüyor.Bu yükü üstünden atarken Yahudileri tamamen dışlaması gerekmez.Onlara karşı müşfik olmaya devam edebilir.Çok alıngan, hassas ve tepkisel olan Yahudiler bu bağlamda incitilmeden süreç organize edilmelidir.Almadan vermenin sadece Allah’a mahsus olduğu gerçeğini hepimiz biliyoruz.Şimdi bu gerçeği nihayet Amerikalılar da görmüş bulunuyorlar…Amerika’da Recep Tayyip Erdoğan’ın ve Ahmet Davutoğlu’nun dikkatle dinlenmesinin ardında bu gerçeğin fark edilmişliği vardır…

Bir de Avrupa’da kasıtlı olarak ortaya çıkarılan eksen kaymasının gerçekten var olup olmadığının merakı tüm gözleri fal taşı gibi açmış durumdadır. Oysa ki asıl eksen kaymasının Avrupa’da yaşanmakta olduğunu ifade eden Başbakan çok yerinde bir eleştiride bulunmuştur.Hakikaten AB ülkeleri tarafından bir bozgun yaşanmaktadır.Avrupa çıldırmış gibi kendisine ihaneti meşru görecek kararlar vermeye ne kadar da eğilimli olduğunu ortaya koymaktadır.’Avrupa’nın Hastalığı’(1) bu bağlamda dikkatle okunması gereken bir makaledir.

Türkiye ne ‘Yeni Osmanlıcılık’ oyununa soyunmuş durumdadır ne de kendi inandırıcılığı, güven vericiliği bağlamında ‘eksen kayması’ hatasına düşecek kadar basit düşünmektedir.Osmanlı bizim geçmişimiz.Geçmişini inkar edecek kadar zavallı bir ülke olamayız.Geçmişin hatalarından ders alarak modern dünyaya tam anlamıyla entegre olmak amacındayız.Dinler, milliyetler, bölgesel çıkarlar ve daha başka faktörler bu ülkenin politikasını ve stratejini belirlemiyor.Bakan Davutoğlu’nun çok daha geniş bir vizyona sahip olduğunu henüz dünya anlayabilmiş değil…

Yaptığınız iş her ne olursa olsun sistematik ve tutarlı olduğunuz sürece yapacağınız hamlelerin dünyada yankılanması ve güvenilirliğinizin artması her zaman mümkündür.Sert ve otoriter güç olmaya göre yumuşak güç olmak avantajlıdır.Çünkü ‘sert sirke küpüne zarar verir’.(2) Liderliğin de doğal ve yumuşak yapılanı makbuldür.Sert ve kendini beğenen liderleri insanlar sevmezler. İnsanların yakın bulmadığını, sevmediğini aynı şekilde ülkelerde kesinlikle değerli ve diyaloga açık bulmazlar…Bireysel gerçeklikler devletler arasındaki ilişkilere referanstır…

Avrupa; diyaloga ve iş birliğine açık olmadığını son zamanlarda aldığı anlamsız kararlarla ortaya koymaktadır.Yahudilere karşı geçmişteki hatalı yaklaşımı ve onlara Holokost zulmünü reva görmesi şimdi adeta Müslümanlara yönelik tavra dönüşmüştür.Bu durum onlardaki hoş görüsüzlüğün yeniden dirilmeye başladığını açıkça ortaya çıkarmıştır.Avrupa’da yükselen ırkçı söylemler ve bu söylemleri popülerleştirmeye çalışan partilerin aldıkları oylardaki ciddi artışlar Avrupa’nın tahammülsüzlüğünün bir ispatı niteliğindedir…Bu bağlamda yakın geçmişe göre asıl eksen kayması AB ülkeleri için geçerlidir…Hatta onlar kendileri için yakıştırılan ‘Batı/Hıristiyan Kulübü’ olduklarına dair düşünceleri haklı çıkarırcasına davranmaya başlamış görünmektedirler.

Eksen kayma zırvası kasıtlı/maksatlı olup bazı gelişmelerden sonra daha fazla dillendirilen bir görüş durumundadır.AB için yapılan müracaatı sonuçlandırmak istemeyen ve işi yokuşa süren bir Avrupa Birliği’nin bu yakıştırmayı yapması komiktir.İran, Irak, Suriye ve diğer komşularla geliştirilen iyi ilişkiler eksen kaymasına örnek gösterilemez.Eksen kayması; eksenden ayrılmayı veya farklı bir ideolojik yaklaşımın kabul edildiğini ifade eder.Komşularla ilişkilerinizi, dünya ile problemlerinizi çözmeniz bölgenizde barış istemeniz eksen kayması değildir.

Sert yumruğun, açılarak yumuşak bir ele dönüşmesinin ortaya çıkardığı üstün manipülasyonlar dünyayı etkilemeye devam ettikçe bazı mihrakların vaveylaları daha fazla çıkabilir.Türkiye’nin yumuşak ve şefkatli eli mazlumlardan yana olacaktır…“Büyük devletler küçük meselelerden korkmazlar, çekinmezler. Büyük devletler, küçük meseleleri arkalarında bırakır, geleceğe bakarlar. Birilerinin Türkiye ile meselesi, Türkiye’ye yönelik husumeti, garezi olabilir. Ama bizim hiçbir ülkeye karşı garezimiz, husumetimiz, farklı beklentilerimiz olamaz. Biz ülkemizde huzur istiyoruz, bölgemizde barış istiyoruz. Dünyada barış ve refah istiyoruz. Bütün politikalarımızı, bütün hedeflerimizi bunun üzerine inşa ediyoruz.”(3) 

Dünya barışı için ülkeler arasındaki platonik aşk bitmeli, gerçek ve samimi dostluk köprüleri kurulmalıdır.Dostluk köprüleri samimi ve sağlıklıdır.Amerika Birleşik Devletleri İsrail ile Türkiye arasında yaşanan soğuk rüzgarları melteme dönüştürüp Orta Doğu’da adaletli davrandıkça hem bölge barışı hem de dünya barışı adına kendisini güçlendirerek insanlığın geleceğini kurtarabilir.Yoksa yakın bir tarihte 2020 yılından önce dünya savaşını hepimiz bekleyebiliriz…

(1) Avrupa’nın Hastalığı adlı makalenin linki    http://www.tamtip.com/detay.php?iid=13&ad=AVRUPA’NIN HASTALIĞI&mid=1417&olay=mak

(2) Türk Atasözü

(3) Recep Tayyip Erdoğan, TC.Başbakanı http://www.taraf.com.tr/haber/42414.htm

Dr.Recai Yahyaoğlu

www.tamtip.com

İlk yorum yazan siz olun
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.