"Ali Koç barış ilan etmeli"

Profesör Doktor Ahmet Ertan Tezcan (Psikiyatrist), tarihin en kötü günlerini yaşayan Fenerbahçe'yi mercek altına aldı: “Ali Bey’in bilinç dışındaki öfkesinin nedeni, kendisi büyük fedakârlıklar yaparken, takımın vurdumduymaz hali...

Fakat bu futbolcuları da Sayın Koç’un güvendiği, görev verdiği insanlar seçti. Ali Başkan o gün o otobüse futbolcularla birlikte binseydi, her şey daha farklı olurdu.

Fenerbahçe’deki temel sorun size göre ne? Yönetim ile takım arasındaki uçurum mu? Comolli köprü olamıyor mu?

“Ben Türkiye’de yönetim lafına çok inanmıyorum. Çünkü maalesef Fenerbahçe’yi, Beşiktaş’ı, Galatasaray’ı yönetimler değil, Başkanlar yönetiyor. Anadolu’daki diğer kulüpler de Üç Büyükler’i modelliyor ve onlar da zamanla kendi Başkanları’nı yaratıyor. Bugün Sivas’ın, Kayseri’nin, Bursa’nın başkanlarını aşağı yukarı herkes bilir. Ama ‘yönetimden ikinci bir adam söyleyin’ desek, kimse sayamaz. Dolayısıyla sadece Fenerbahçe’nin değil, bütün kulüplerin temel birinci sorunu şu: Kulüplerimizi yönetimler değil, Başkanlar yönetiyor... Bu değişmeli... İkincisi de şu: Başkanlar, Başkan gibi davranmalı! Aynı anda bir takımın hem taraftarı hem de Başkanı olunmaz. Ya Başkansındır ya da taraftar.”

‘Rize’de yapılan şikayet değildi’

“Bana göre Fenerbahçe’de olayların pimi Benfica maçında çekildi. Fenerbahçe o gün bir maç kazanamayarak belki de 25-30 Milyon TL kaybetti. Buna rağmen Sayın Ali Koç aldı takımı önce taraftara alkışlattı sonra içeri soktu. Rize’de, “Merak etmeyin, biz bu işi halledeceğiz” dedi taraftara... Bence bu, takımı şikayet değildi. Bence Ali Koç’un takımı taraftara şikayet ettiği ilk olay, Akhisar dönüşünde yaşandı. Kafileyi İstanbul’a otobüsle göndererek, ‘Bu durumun sorumlusu takımdır’ mesajı verdi.”

‘Ali Bey de otobüse binseydi...’

“Aslında bunun da bir nedeni var bence... Sayın Ali Koç çok ciddi bir miktar parayı hemen kulübe getirmeseydi, kulüp içinde bir çok şey şu an dönmüyor olurdu. Ali Bey’in bilinç dışındaki öfkesi de büyük ihtimalle bu yüzden. ‘Ben bu kadar fedakârlık yapıyorum, işimi gücümü bıraktım bu kulübün başına geldim, bu kulübü bir yerden alıp bir yere götürmek için uğraşıyorum; ama bu takımdaki futbolcular ne yapıyor’ diyor. Tamam ama bu futbolcuları da Jean-Jacques Rousseau ile Robespierre seçmedi ki? Sayın Ali Koç’un güvendiği ve orada görevlendirdiği insanlar seçti. Dolayısıyla Akhisar’dan otobüsle dönecek birisi varsa, o futbol takımını oluşturan insanlar olmalı. Ben Sayın Ali Koç’un yerinde olsaydım, o gün otobüse futbolcularla birlikte binerdim; ‘Hiç birimiz uçakla dönmeyi hak etmedik’ derdim. ‘Siz oynamadığınız için, ben de size güvendiğim ve bu futbol takımının içine koyduğum için hak etmedim’ derdim. İşte o zaman her şey daha farklı olurdu.”

‘Başkanlar, kulübün sahibi değil’

“Öncelikle şunu söylemeliyim: Ali Bey çok beğendiğim bir insan. Beyefendi, eğitimli... Yani kişisel olarak tenkit edilecek biri değil. Ancak Ali Bey’in şunu anlaması lazım: Ali Bey bu kulübün sahibi değil, Başkanı. Hatırlarsanız; Panathinaikos Başkanı Dimitris Giannakopoulos, takımı İstanbul’da Fenerbahçe’ye kaybettiğinde, kafileyi otobüsle Atina’ya göndermişti. Ama Giannakopoulos, Panathinaikos’un sahibi ve dolayısıyla o, bunu yapabilir. Bir iş adamı da, 10 çalışanına, “Sizinle çalışmak istemiyorum, hepinizi kovuyorum” diyebilir. Verir tazminatı, gönderir. Ama dediğim gibi; Ali Bey, Fenerbahçe Spor Kulübü’nün sahibi değil, Başkanı...

‘Volkan mutlaka dönmeli’

“Fenerbahçe’de benim dışarıdan gözlemleyebildiğim kadarıyla sıkıntılar şöyle... Bir; Takım içinde, Fenerbahçe ruhunu temsil edecek bir oyuncu mutlaka 21 kişilik kadroda bulunmalı. Sahanın içinde olsun ya da olmasın, fark etmez. Bence Fenerbahçe özelinde bu isim Volkan Demirel’dir. O kadronun içinde olmadığı için o ruh, o bütünlük de bozuluyor. İkincisi; Bir futbol takımında motivasyonu sağlayan şey, saha içindeki konuşmalardır. Fenerbahçe’de saha içinde 8 ayrı dil konuşuluyor. Adamlar birbirini hangi dille, nasıl motive edecekler? Bu açıdan Fenerbahçe futbol takımının kimyası da bozuk kurulmuş.”

‘Yabancılar geldi, baskı bitti!’

“Bu başarısızlıkta yan etkenler de var. Mesela eskiden seyirci baskısı vardı. Kadıköy’de her rakip maça 1-0 geride başlardı. Fakat şimdi takımlar yabancı oyuncu dolu ve onlar seyirci baskısından bizim oyuncular kadar etkilenmiyor. İkincisi, hakemler de eskisi kadar baskı altında kalmıyor. Çünkü ‘Yanlış yaparsam, VAR’a bakar düzeltirim’ diyor. Buna rağmen Bursa ve Başakşehir maçlarında, Fenerbahçe lehine hatalar yapıldı. Onlar da olmasa belki de şu an lig sonuncusu olacaktı Fenerbahçe...”

‘Bu oyuncular kalıcı olamazlar’

Beşiktaş, Lens’i aldığında; “Lens’in psikodinamik örgütlenmesi, Beşiktaş’a uygun değil, faydalı olmaz” demiştiniz. Fenerbahçe’nin transferleri için de benzer bir durum söz konusu mu?

“Altını çizerek söylüyorum; Alınan hiç bir yabancının Fenerbahçe’de uzun dönemli bir futbol hayatı olabileceğini düşünmüyorum. Geçmişe bakın; Bir takım ne zaman yabancı oyuncuları kalıcı özellik göstermiş ise başarılı olmuştur. Mesela Galatasaray’da Popescu ve Hagi; Fenerbahçe’de Alex gibi... Beşiktaş’ta ne kadar tenkit ederlerse etsinler, Quaresma gibi. Şu anki Fenerbahçe kadrosunda Ayew bu özellikte değil, Frey değil, Slimani hiç değil. Orta sahada Jailson hiç değil, defanstaki Neusdadter değil, Skrtel değil. Sağ bekteki Isla değil. Reyes’in, Fenerbahçe’ye alındığına bile inanamıyorum zaten.”



'Ali Bey bana göre çok yalnız’

Ne yapmalı bundan sonra?

“Ali Bey’in sakin olması gerekiyor. Öncelikle ‘nerede, ne yanlış yaptık’ sorusunun cevabını bulmalı. Ben, Ali Bey’i yalnız görüyorum. Bir Aziz Bey’in (Yıldırım) yönetimine; bir de Ali Bey’in ekibine bakın. Mahmut Uslu’yu beğenirsiniz beğenmezsiniz; ama bu, iyi bir Başkan Yardımcısı olduğu gerçeğini değiştirmez. Çünkü Fenerbahçe’nin bir çok sorununu, belki de Aziz Bey’in kulağına bile gitmeden halletmiştir. Bu gün Ali Bey’in en güvendiği insan Semih Özsoy... Geçmişte Aziz Bey’in yönetiminde yer almış yedek üyelerden biriydi. Dolayısıyla Semih Bey de çok tecrübeli değil.”

‘Aziz Yıldırım ile görüşmeli’

“Ali Bey, etrafında danışabileceği akil insan sayısını artırmalı... Hiç sağa sola bakmadan harekete geçmeli. Ali Bey’in yerinde olsam, gider Aziz Bey ile de görüşürüm. Bu, ayıp bir şey değil ki... Akil insanlar, nerede ne yanlış yapıldığı konusunda fikirler verebilir; Ali Bey de bu fikirleri gözden geçirebilir. Ben psikiyatrist kimliğimle, ‘Seçtiğiniz futbolcu kadrosunun psikolojik örgütlenmesi, Fenerbahçe futbol takımına uygun değil’ diyorum ya... Mesela Ali Bey boş bir vaktinde, “Ahmet Ertan Tezcan gel bakalım, ne demek istiyorsun?” diye sormalı. Ben olmam, bir başka meslektaşım olur. Bu da ayıp değil!

‘Bu kulüp için ne yapabiliriz’

Söyleyeceklerimi bir benzetme olarak düşünün... Fenerbahçe belki de tarihinin en zorlu savaşlarından birini veriyor şu an. Nasıl galip çıkar bu savaştan?

“Fenerbahçe bu savaşı kazanmak istiyorsa, önce kendi içinde barışmalı... Bu gün, Fenerbahçe’deki akil insanların bir araya gelme günü... Bu gün Fenerbahçe için birlik zamanı... Bu gün, “Kongre kaybettim. Beni ıslıkladılar, yuhaladılar. Başkan seçmediler. Dargınım” demenin günü değil. Bu gün, Fenerbahçe’yi seven herkesin, elini taşın altına koyma günü. Herkes, “Biz bu kulüp için ne yapabiliriz” demeli bu gün.”

‘Bir Obradoviç daha bulunmalı’

Birlik sağlansa bile aynı futbolcular olacak sahada!

“Peki, takıma geçelim... Ali Bey, mutlaka futbolun başına da bir Obradoviç bulmalı. O Obradoviç kim olmalı? Stresi yönetebilen, Başkan ile takım arasında tampon vazifesi görebilecek, bir soru sorulduğunda net cevaplar verebilecek özgüveni olan biri olmalı... Fenerbahçe futbol takımının; düşme stresini yaşamayacak bir hocaya, takıma düşme stresini yaşatmayacak takımı toparlayabilecek içten bir ağabeye (Volkan Demirel), dışarıdan da gerçek manada tek başına takım olan bir 10 numaraya ihtiyacı var. Fenerbahçe’nin avantajı şu: Önlerinde 2 maç ve sonrasında birçok yanlışın düzeltilebileceği bir devre arası var. Tek yapmaları gereken bu iki haftayı, ligin son iki haftası aceleciliğinde geçirmemeleri.”

‘Ali Bey güven tazelemeli...’

Başkan Ali Koç için yol haritası ne olmalı sizce?

“En büyük endişem, Ali Koç gibi Türk Futbolu adına çok büyük kazanç olan birinin, insanların umduğu zamandan önce Fenerbahçe Başkanlığı’nı bırakma ihtimalidir. Kanımca yapması gereken ise süratle Olağanüstü Genel Kurula gitmesi ve güven tazelemesidir. Süratle bütün dargınları, bütün akilleri bir araya toplamalı ve herkesten elini taşın altına sokmasını istemektir. En acı şey; “Ben Fenerbahçeliyim” diye gezip, Fenerbahçe zor durumdayken gülen Fenerbahçeliler’in varlığıdır. O insanların Fenerbahçe’den temizlenmesi lazım ve bunu yapacak insan da bence Sayın Ali Koç’tur. Şu an Fenerbahçe için birlik zamanıdır.

Günün özeti

“Özetleyecek olursak; Bence Başkan’ın tavırları yanlış, seçilen hoca yanlış, kurulan oyuncu kadrosu yanlış. Takımın psikolojik örgütlenmesi de iyi yapılmadığı için bugünkü sonuçların gelmesi kaçınılmazdı.”

Zafer Büyükavcı

Ahmet Ertan Tezcan kimdir?

Psikiyatri Uzmanı, Profesör Doktor... Erzurum Atatürk Üniversitesi Tıp Fakültesi’nden 1984’te mezun oldu. Ekim 1990’da psikiyatri uzmanı oldu. 1998’de doçent; 2004’te profesörlük unvanlarını aldı. Mart 2002’de Eğiticilerin Eğitimi ve Eylül 2003’te Klinik Araştırma Eğitimleri’ni; Eylül 2004’te Eğiticilerin Eğitmeni, Ekim 2004’te Psikiyatri Yeterlilik belgelerini aldı. Erenköy Ruh ve Sinir Hastalıkları Eğitim ve Araştırma Hastanesi’nde Psikiyatri Klinik şefi olarak görev yaptı, emekli oldu. Halen Gelişim Üniversitesi’nde öğretim üyesi...

Kaynak
 

İlk yorum yazan siz olun
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.

Spor Haberleri