Akıl Hastanesi İçerisi Değil Dışarısı (Teşhircilik Bağlamında)

Dr. Recai Yahyaoğlu

Bu makalenin ilk başlığı Sabah Gazetesi Pazar ekinden… Selahattin Yusuf son çıkan ‘İsa Hanginiz?’ adını taşıyan kitabı hakkında kendisiyle yapılan söyleşide bu sözü söylüyor… Hakikaten etrafımıza baktığımızda akıl sağlığının tam anlamıyla dosdoğru işlediğini gördüğümüz çok az insan vardır… Bu durum çok da anormal bir şey değildir. Zira sade ve düz mantıkla bakıldığında bir insanın yaşamın hay huyu içinde yıllar ilerledikçe karşılaşmış olduğu olaylara verdiği tepkilerdeki değişimi göz önünde bulundurduğumuzda yüz de yüz akıl sağlığına sahip kimse yoktur diyebiliriz… Bu durum etten kemikten ve ruhtan yaratılmış olmanın bir gereği gibi duruyor…

Hiç unutmam bizim meslektaşlardan ve eski Milli Hakemlerden Dr. Ahmet Çakar hararetli spor yorumculuğu yaptığı sırada tam manasıyla dört dörtlük akıl sağlığına sahip bir insandan bir şey olmaz diye çok önemli bir tespitte bulunmuştu… Bu konularda düşünen yazan bir insan olarak hekim de olsa bir spor yorumcusunun böyle bir değerlendirmede bulunması beni ziyadesiyle memnun etmişti… Hakikaten bu tarz insanlar çok net, donuk ve standarttırlar…

Dikkat edilirse toplumda ileriye sıçramış, dikkat çekerek önemli buluşlar yapıp yeteneklere ulaşmış pek çok insan sıra dışı yapılarıyla kendilerini diğerlerinden ayırırlar… Bu insanlar kimi zaman yalnızlığı tüm derinliğiyle deneyimleyen insanlardır… Yalnız kalmayı seven, sanatçı duyarlılığına sahip, edebiyata şiire ve okumaya ilgi duyan, gezgin ruhlu hemen her insan akıl sağlığı konusunda dalgalı bir yaşantıya sahiptir. Kimi zaman çok neşeli, kimi zaman kederli olanların çevreleri tarafından anlaşılamamalarının nedeni de budur…

Yazın sıcaklarının arttığı bu günlerde nemin de etkisiyle muayene olmak isteyenlerin ruh hallerindeki dalgalanmaları anında görebiliyoruz… Özellikle bugünlerde psikolojik sorunların ciddi bir artış gösterdiği aşikar… Eskiden muayene olmak için sıra bekleyen ve sinirlenmeyen insanlar bugünlerde çok daha sabırsız ve asabice davranmaya başlamış görünüyorlar… Hatta geçen gün bir hastam hocam dışarıda kafasına güneş geçmiş insanlar birbirlerine hırlayarak bakıp bekliyorlar aman ha dikkat diye uyarıda bulunmayı ihmal etmedi… Ona göre elimi çabuk tutup bekleme salonunda kimseyi fazlaca bekletmemeliymişim….

Yaz aylarında denize koşan ve sahillerde sere serpe yatan sonra da ufak bir kıvılcım sonucunda büyük kavgalara tutuşanları hepimiz biliriz. Yanındaki karısına ya da bayan arkadaşına diğer erkeklerin bakışlarından rahatsız olan erkekler sinirlenir ve sonra kavga başlar… Damlı damsız muhabbetleri… Fakat yanındaki bayanın yada hanımının kıyafeti konusunda ona bir telkinde bulunamaz…İnsan yaşadığı toplumu bilmek ve kendi yaşamını buna göre tanzim etmek zorunda olduğunu çoğu kez gözden kaçırıyor…Maalesef bugünlerde deniz kıyılarında teşhircilik alabildiğine sınırları aşmış durumda….

Çırılçıplak uzanmış etrafında kendine yönelmiş gözlerden rahatsızlık duymayan bilakis bundan haz duyanlara ne demeli ?… Hatta hatırlayanlarınız olabilir geçenlerde bir bayan kendi poposunun resmini twittera yüklemişti de alay konusu olmuştu… Ama sadece alay konusu…  Bu bayanın normal olduğunu kim söyleyebilir? Teşhircilerde kendi cinsel organlarını gösterme ihtiyacı hissederler ve gösterdiklerinde bundan haz alıp mutlu olurlar… Direkt teşhircilik yapanlar yakalanıp psikiyatrik takibe alınıyor… Hatta bazıları hastaneye yatırılıyorlar… Sahillerde kendilerini gösterirken haz alanlara bir şey yapılmıyor… Selahattin Yusuf’un tam da dediği gibi akıl hastanesi içerisi değil dışarısı olmuş durumda…

Bakınız sapla samanı karıştırmayalım lütfen… Ve yazdıklarımı başka yerlere çekmeyelim… Bir başlıktan yola çıkarak hepimiz az çok hastayız diyorum… Bunun da çok anormal bir şey olmadığını ifade ediyorum… Sahilde uzanmış serinlemeye çalışan her insanın teşhirci ya da hasta olduğunu söylemek istemiyorum…  Bu hem çok ciddi ve hem de çok ağır bir hata olur… Ama haz alıp ve etrafındaki meraklı gözlerden hiç bir rahatsızlık duymayanlar var ya bunların durumu da teşhircilikten farksızdır diyorum… Her şey kolay anlaşılır ve çok açık değil mi?