Doç. Dr. Emine ÖZMETE / Ankara Üniversitesi Sağlık Bilimleri Fakültesi Sosyal Hizmet Bölümü Öğretim Üyesi
Bu araştırma bireylerin aile yaşam kalitesi dinamikleri ile ilgili algılarını ortaya koymak amacı ile planlanmış ve yürütülmüştür. Aile yaşam kalitesi dinamikleri; (i) aile etkileşimi, (ii) ebeveyn sorumlulukları, (iii) duygusal refah, (iv) fiziksel ve materyal refah başlıkları altında incelenmiştir. Kadınlar ve erkeklerin aile yaşam kalitesi konularına ilişkin algıladıkları önem ve tatmin düzeyleri ortalama puan değerleri dikkate alınarak yorumlanmıştır. Ayrıca algılanan önem ve tatmin düzeylerinin cinsiyet ve yaş değişkeni ile ilişkisi analiz sonuçlarına göre ortaya konulmuştur.
Yaşam kalitesi kavramı son yıllarda hem uygulamalı hem de deneysel çalışmaların önemli bir çıktısı olarak kabul edilmektedir. Bu araştırmalarda daha çok “Yaşam kalitesi nedir?” “Yaşam kalitesi neyi açıklar?” “Yaşam kalitesini ölçmek için kullanılan göstergeler ya da parametreler nelerdir?” Gibi bilgiler sorgulanmakta; bireysel, ailesel ve toplumsal düzeyde bu sorulara yanıt aranmaktadır. Melson’a (1980) göre yaşam kalitesi kavramı geleceğe ilişkin umut, yeterli gıda, giyecek, barınma koşulları, gelir düzeyi, işle ilgili beklentilerin karşılanması, anne ve çocuk sağlığı, aile refahı ve toplumsal refahı içermektedir. Rice ve Tucker(1986) ise; yaşam kalitesini, yaşam yönetimi sisteminin bir çıktısı ve
insanların yaşam biçimlerinden duydukları tatminin ölçümüne ilişkin bir standart olarak
tanımlamaktadırlar.
Amerika Federal Çevre Koruma Ajansı (USFEPA) da yaşam kalitesi kavramını
“insanların içinde yaşadıkları çevrenin niteliklerinin iyileştirilmesi; bireyler ve grupların refah içinde olma durumu” olarak açıklamaktadır. Bu tanım hem nitelik hem de niceliği vurgulamaktadır (http://www.epa.gov)
Yaşam kalitesi; bireylerin belirli bir zamanda sahip oldukları kaynakları,
yaşadıkları yerleri, fiziksel, sosyal, çevresel ve psikolojik koşullarını içermektedir. Bu noktada bazı yaşam kalitesi tanımlarında, yaşam kalitesi kavramının sübjektif/öznel refah göstergeleri ile açıklandığı dikkati çekmektedir. Yaşam kalitesi bireyin umutları ve beklentileri ile bunların deneyimlere dönüştürülmesi arasındaki farkı yansıtmaktadır.
Bireylerin yaşadıkları çevreyi algılama biçimleri yaşam beklentilerini belirlemektedir. Bu beklentilerin karşılanma düzeyi ise bireylerin yaşama uyumunu kolaylaştırmakta ya da güçleştirmektedir. Bu uyum sürecini başarabilen bireyler, zor yaşam koşullarında da geçerli bir yaşam kalitesi sürdürebilme olanağına sahip olabilirler (Andrews ve Withey, 1976).
Frankl Ve (1963) yaşam kalitesinin açıklanmasında “yaşamın anlamının algılanması” nın etkili olduğunu; bireyin yarattığı, sevdiği, inandığı ya da miras olarak geride bırakılanları yansıttığı zaman anlam duygusunu ortaya çıkarabileceğini belirtmektedir. Diğer yandan McCall (1975); yaşam kalitesini mutluluk ile ilişkilendirmekte ve yaşam kalitesini ortaya koymanın en iyi yolunun bireylerin “mutluluk taleplerinin/beklentilerinin” karşılanma düzeylerini ölçmek olduğunu açıklamaktadır.
Toronto Üniversitesi Yaşam Kalitesi Araştırma Merkezi yaşam kalitesini bireyin yaşamındaki önemli fırsatlardan /olanaklardan zevk alma derecesi ve yaşamdaki temel psikolojik ihtiyaçların karşılanma düzeyi olarak tanımlamaktadır. Bireylerin yaşamlarının her döneminde karşılanması gereken temel ihtiyaçlarını ise yaşam kalitesi ile ilişkilendirerek üç başlık altında irdelemektedir: (i) “Var olmak”, (ii) “Ait olmak” ve (iii) “Olmak”.
:: Var olmak: Bireyin insan olması ile ilişkilidir:
- Fiziksel var olmak: Fiziksel sağlık, kişisel hijyen, beslenme, egzersiz, giyim ve dış görünüşü kapsar.
- Psikolojik var olmak: Psikolojik sağlık, psikolojik olarak iyi hissetme, birey olarak kendini olumlu değerlendirme ve kendini kontrol edebilmeyi içerir.
- Manevi (Tinsel) var olmak: Kişisel değerler, davranış standartları ve inançlar ile ilişkilidir.
:: Ait olmak: Bireyin çevresi ile etkileşimini ve uyumunu içerir:
- Fiziksel ait olmak: Bireyin fiziksel çevresi ile ilişkilerini; aile yaşamı, iş yaşamı,
komşuluk, okul ve bir gruba dahil olmak gibi duygu ve düşüncelerini ifade eder.
- Sosyal ait olmak: Sosyal çevre; aile, arkadaşlar, iş arkadaşları, komşular ve ait olunan
topluluk tarafından içten ve samimi bir şekilde kabul görme duygusu ile ilişkilidir.
- Toplumsal ait olmak: Yeterli gelir, sağlık hizmetleri ve sosyal hizmetler, iş, eğitim ve eğlence programları ve toplumsal aktiviteler gibi olanaklar ve bireylerin bu aktivitelere katılımını kapsar.
:: Olmak/Gerçekleştirmek: Bireysel amaçlar, umutlar ve isteklerle ilgilidir. Olmak/gerçekleştirmek bir amaç doğrultusunda faaliyetlerde bulunmayı gerektirir:
- Uygulamayı gerçekleştirmek: Ev, iş ya da okulla ilgili aktivitelerin, gönüllü faaliyetlerin gerçekleştirilmesi, sağlık ya da sosyal ihtiyaçların karşılanması için gereken günlük işlerin yürütülmesini gerektirir.
- Boş zamanı gerçekleştirmek: Dinlendiren ve stresi azaltan aktiviteleri uygulamayı;
egzersizler, spor aktiviteleri, yürüyüşler ve aile ziyaretleri ya da tatilleri kapsar.
- Gelişmeyi gerçekleştirmek: Bilgi ve becerilerin artmasını destekleyen aktiviteler ve
bireyin yaşamındaki değişikliklerle başa çıkabilme yeteneği ile ilişkilidir (http://www.utoronto.ca/qol/).
Bu ihtiyaçların karşılanması sürecinde aile çevresinin olanakları etkili olmaktadır. Bireyin “var olabileceği”, “ait olabileceği”, ve “kendini gerçekleştirebileceği” destekleyici bir aile çevresi, yaşam kalitesinin gelişmesine de önemli katkı sağlamaktadır. Yaşam kalitesi belirleyicilerine ilişkin yaklaşım, birey yaşamının farklı boyutlarına ilişkin değişkenlerin de yaşam kalitesi ölçümüne dahil edilmesini içermektedir. Çünkü, her yaşam alanı yaşam kalitesinin ayrıntılarını belirlemede katkıda bulunmaktadır. Bu alanların en önemlilerinden biri ailedir. Kültürel yapı, demografik özellikler ve sosyo-ekonomik düzeyin belirlediği aile yaşamında, bireylerarasındaki olumlu etkileşim ve iletişim deneyimleri, yaşam kalitesinin de olumlu algılanmasını sağlayacaktır. Aynı zamanda arkadaşlar ile ilişkiler, iş yaşamı, bireylerarası ilişkiler ve komşuluk ilişkileri, sağlık ve eğitim hizmetlerinden
yaralanabilme bireyin içinde yaşadığı çevreye ilişkin algılarını belirlemekte ve yaşam kalitesini ortaya koymaktadır (Campbell, Converse ve Rodgers, 1976; Bubolz ve Sontag, 1993)
Makalenin Devamı İçin Tıklayınız