Anne Toyguncu, "Kayıp Melikem nerde bir gül görse bana getirir, 'kapat annem gözlerini, ellerini aç. Benim annem güllerin gülü' derdi. Onun yokluğunda evimin duvarları sanki hep üzerine çöküyor" diyerek gözyaşı döküyor.
Kızını kaçırıp, bir evde 20 gün saklı tutan zanlıların attıklarını itiraf ettikleri iddia edilen Sincan Deresi'ne giden anne Fatma Toyguncu, Anneler Günü'nde Melikesi için gözyaşı döktü. Kızının öldürülmüş olduğuna artık inandığını belirten anne Toyguncu, her Anneler Günü'nde kahrolduğunu, evinin duvarlarının sanki üzerine çöktüğünü, karanlıkta kalıp, cehennemi yaşar gibi hissettiğini belirtirken, şunları söyledi:
'BENİM ANNEM GÜLLERİN GÜLÜ' DERDİ
"Anneler Günü'nde öyle bir çaresizlik, öyle bir acı, öyle bir boşluk hissediyorum ki, sanki böyle kucağımdan küçücük bebeğimi almış götürmüşler. Yaşamak istemiyorum. Hayattan kopmuş, öyle bir acının içindeyim ki; Melikem için zaten bize her gün Anneler Günü'ydü. Dışarıda bir gül görse, hemen o bahçeye zor bile olsa, üzerinden atlanmayacak bir gül bahçesi bile olsa, o gülü oradan annesi için Melikem mutlaka koparacak, bir hediye getirirdi. 'Kapat anneciğim gözlerini, ellerini aç' derdi. Ellerimi açar, kırmızı gülü avuçlarıma tutuştururdu. 'Benim annem, güllerin gülü' derdi. Onun canlı olarak bana getirdiği gülleri kuruttum çiçek sepetinin içinde. Kızımın verdiği gülleri her kokladığımda Melikemi içimde, ciğerimde, yüreğimde hissediyorum. Bize her gün anneler günüydü."
EVİME GÜNEŞ DOĞMADI
Anneler Günü'nün kendisi için artık özelliğinin kalmadığını belirtirken gözyaşları pınar olan anne Fatma Toyguncu, "İki evladım daha var. Ama o evlatlarımı bağrıma bastıkça 'Melikem'e haksızlık oluyor' diye düşünüyorum. Sarılamıyorum bile o iki yavruma. Gün geldi benden kopma durumuna bile geldi, kıskançlık bile başladı. 'Melike'ye anne sen bu kadar mı düşkündün?, bizi sevmiyormuydun?" diye. Bayramların, özel günlerin ben gelmesini istemiyorum, benim evime güneş doğmadı" dedi.
Anneler Günü'nde kızı Melike'siz evden çıkamadığını da belirten anne Toyguncu, "Kızımın hatarıları ile avunuyorum. Geçmişte Melike'min bahçeden topladığı güllerle avunan, evden dışarı çıkmayan bir insan haline geldim. Benim hayatım Melikem'den sonra bitti. Melikem'den önce cıvıl cıvıl, hayat dolu bir hayatımız vardı. O güldüğü zaman sanki on, yirmi kişi vardı, evimde bir neşe vardı. Yerini şimdi sadece hüzün, gözyaşı, acı kapladı" diye konuştu.