2011 Ygs- Lys Tercihlerinde Kazanmanın Şifresi

Psk. Özkan Göğercin

                                     

Tekrar merhabalar,  sevgili arkadaşlar.  Nihayet, ÖSYM dile geldi ve tercih sonuçları açıklanıyor. Düşünüyorum da, bu kadar öğrencileri bekletmeye değer miydi? Sizler, sonuçları öğrendikten 4 gün sonra, tercihleri gönderim süreci başlayacak. Merak ediyorum, şu ana kadar puanları ve başarı sıraları belli olmadığı için düşünmekten yorulan adaylar, tercih zamanında, bu kadar düşünecek gücü nasıl bulacaklar? Ondan ziyade, 10 gün kadar kısa bir süre içerisinde, nasıl sağlıklı ve mantıklı bir tercih yapıp gönderebilecekler? Bu soruyu tabii ki sizlere değil, ÖSYM’ye soruyorum ama, inanıyorum ki ne kendilerinin cevap verecek yüzleri ne de cesaretleri var.  O yüzden deyim yerindeyse “iş başa düşüyor” ve sizleri, çok dikkatli ve konsantre içinde bir tercih dönemi bekliyor. Puanlarınızı ve başarı sıralarınızı öğrenir öğrenmez, hemen çalışmalara başlayın ve tercih işinizi son ana bırakmayın, çünkü şu an geleceğiniz sizin elinizde. Tercihleriniz ile ilgili sorularınızı tercihim_gelecegim@mynet.com adresinize gönderebilirsiniz. Tabii sizden ricam “benim şu puanım var, nereleri kazanırımdan” ziyade, kazanmak istediğiniz bölümü belirtmeniz olacaktır. Diğer şekilde, tercihinizi siz yapmış olmazsınız ve bu bir anlamda da  geleceğinizi başkasına bırakmak anlamına da gelmektedir. O yüzden, bu konudaki ricamı dikkate alırsanız, size daha iyi yardımcı olabilirim.

Peki  en sağlıklı tercih nasıl yapılır? Sanırım, bu sıralarda, aklınızı en çok kurcalayan soru bu olmalı. ÖSYM, kılavuzda her ne kadar sayfalar dolusu bilgiler verse de, sizi istediğiniz derecede tatmin etmediğini biliyorum. O yüzden, geçen yıl da olduğu gibi bu yıl da sizleri, doğru bir tercih yapabilmeniz konusunda adım adım tavsiyelerde bulunacağım. Ancak, başlamadan önce, belirtmekte fayda var; tercihlerinizi sadece buradaki bilgilerle değil, rehber öğretmenlerinize de danışarak yapmanızdır. Onların da, tavsiyelerinden, bilgilerinden faydalanmanız, bu konuda yararınıza olacaktır. O yüzden, lütfen tercihlerinizde elinizden geldiğiniz, özeni ve dikkati gösteriniz, yukarıda da belirttiğim gibi, gelecek, sizin geleceğiniz…

Tercihlerimi sıralarken nelere dikkat etmeliyim?

Burada dikkat etmeniz gereken en önemli nokta, sizin hangi üniversiteyi ve bölümü daha çok istediğinizdir.  Tercih döneminde yaşayacağınız en büyük sıkıntı, başarı sıranıza göre tercih yaparken,  sıralama-istek ikilemi aranızda kalmanızdır. Mesela öğrenci,  uluslararası ilişkiler okumak ister, ama başarı sırası, daha iyi bir üniversitenin farklı bir bölümüne de yetiyordur. O zaman,  aday, sırf üniversite adı için, istediği bölümden ziyade, hiç düşünmediği bir bölüme yönelebilir  ya da, aile olsun veya çevre olsun, öğrenciyi yönlendirebilir. Tabii ki, iyi bir üniversitede okumak herkesin hayalidir, ama burada önemli olan herkesten önce, sizin hayalinizdir. O yüzden tercih yaparken, öncelikleriniz istekleriniz olsun, sonra daha sıralamaya dayalı bir tercih yapabilirsiniz. Ancak sıralama yaparken, en çok istediğiniz bölüm, sizin başarı sıranızın çok altındaysa, o bölümü üstte bulundurduğunuz takdirde diğer tercihlere inmeden yerleşebilme ihtimalini de göz önünde bulundurunuz. Mesela, diyelim ki bir üniversite adayı:

Y-TM2 başarı sırası 19000 lerde olsun.

Diyelim ki, sınıf öğretmenliği düşünüyor, ve sıralamasını “istediği üniversiteyi de göz önüne alarak” şöyle yapıyor.

Ege Üni-16000

Marmara-18000

Gazi Üniversitesi -22200

Hacettepe-19.200

Adayın, yukarıdaki sıralamada, önceliği, kazanabileceği en iyi üniversitelere verirken, 3.sırada ise, başarı sırasının altında olan, bir üniversiteye yer vermiştir. Tabii, başarı sırası olarak Gazi’nin çok da üstünde değildir. Eğer ki, bu yıl, başarı sıralamalarında çok oynamalar olmadığı takdirde, aday, Gazi üniversitesine yerleşecek ve sistem diğer tercihlere bakmaya gerek duymayacaktır. Özellikle, istenilen bölümün başarı sırası, adayın başarı sırasından ne kadar aşağıda ise, o bölümün gelme ihtimali de o kadar yükselecektir. Yani, üst sıralarda, kendinizden ne kadar aşağıda bölüm verirseniz, o bölüme girme şansınız artacak, diğer bölümlerin seçilme imkanı kalmayacaktır. O yüzden, benim özellikle başarı sırası iyi olan adaylara tavsiyem, ilk 2-3  tercihinizi çok abartı olmayacak şekilde, başarı sıranız yetmese de yazmanız, daha sonra da, isteğinizi göz önünde bulundurarak tercih yapmanızdır, çünkü o üniversiteyi listenizde bulundurmanız, sizin için, o üniversiteyi kazanmanız adına şans yaratmanızdır. Unutmayın, başarı sıraları her yıl yeniden sizlerle oluşuyor, üniversite puanını siz belirliyorsunuz, bir bakarsınız, son kişi olarak siz yerleşir, taban puanı siz belirlersiniz.

Tercih zamanında hiç unutamam..

Selçuk Üniversitesi-Türk Dili ve Edebiyat Öğrt-342 puan (2004-eski sistem-taban puan)

Selçuk Üniversitesi-Türk Dili ve Edebiyatı Öğrt-317 puan (2005-eski sistem-taban puan)

Yukarıdaki örnekte, 2005’te son giren aday, kendinden kılavuzda 25 puan yukarda olan yeri yazmış, ve son anda girerek kazanmıştır. Ancak adayın aldığı puan da eski sistemde düşük bir puan değildir. Bu yüzden, girme ihtimali düşük de olsa, puanı itibariyle de böyle bir şans yakalamıştır. Mesela puanı 300 olsaydı, kazanma şansı olmayacaktı. Böyle örneğin olması, tabii ki kolay değildir ama, diğer tercihlerinizde inebildiğiniz kadar başarı sıranızın altına inebiliyorsanız, ilk 2-3 tercihinizde, sizin gönlünüzdeki üniversiteler olsun. Bunu belirtmemin nedeni ise, tercihlerinizde “keşke yazsaydım” diye bir düşünceye girmemeniz içindir. Unutmayın ki, bu kadar ihtimalleri söyledikten sonra, karar sizindir.  Onları yazarken, kazanma ihtimali kadar, kazanamama ihtimalini de asla ve asla göz ardı etmeyin.

Peki, başarı sıranız düşük ise, o zaman en doğru izlenecek yol hangisi olmalıdır?  O yol, aşağıda örnekte olduğu gibi, başarı sıranıza en yakın yerlerden başlayıp, inebildiğiniz kadar aşağıya inmek olacaktır.

Mesela öğrencinin, Y-MF4 başarı sırası 125000 lerde olsun. İnşaat mühendisliği düşünüyor olsun. Onun için en mantıklı başarı sıralaması;

Atatürk-114000 (ikinci öğretim)

Cumhuriyet-115000 (i.ö)

Niğde-120000  (i.ö.)

Aksaray-122000 (i.ö.)

Bozok-128000 (i.ö.)

Gümüşhane 131.000. (i.ö)

Bayburt-133.000 (i.ö)

İstanbul Kültür Üni-146000 (%25 burslu) şeklinde olabilir.

Adayın, bu listenin devamında inebildiği kadar, inebilmesi  ve kazanma olaslığını arttırması gerekmektedir.

Başarı sırası daha iyi olan adaylar, başarı aralığı sırasını mesela kendi başarı sırasını bana göre, 30bin yukardan başlayıp, inebildikleri kadar aşağı inebilirler, çünkü onların aşağıya da +30bin inme şansları da olacaktır. Ama, az önce de dediğim gibi, başarı sırası düşük olanların üst sınırı ne kadar az tutarlarsa kazanma ihtimalleri biraz daha fazla olacaktır.

Tercihlerde yeni bölümler ve ikinci öğretimleri bulundurmam ne kadar etkili?

Bu konuda diyebileceğim,  en önemli nokta, başarı sıranız ne olursa olsun, istediğiniz bir bölüm yeni de açılmış olsa, listenize eklemenizdir . Ancak, başarı sıralamaları olarak, size yakın bir üniversitenin yeni bölümünü seçmek, daha akılcıdır. Yani, başarı sıranız 100binlerde, iken Odtü ya da Boğaziçinden, yeni açılan bir bölüm yazmanız çok sağlıklı değildir. İkinci öğretimleri, listenizde ne kadar çok bulundurursanız, kazanma şansınızı örgün öğretimlere nazaran daha çok arttırırsınız.  Fakat, burada da, ikinci öğretim harçlarının, örgün öğretimden daha fazla olduğunu unutmayın. Bazen, bir örgün öğretimin dönem harcı 200-300 tl gibi olurken, bu fiyat ikinci öğretimde 1500-2000 tlyi bulabiliyor. O yüzden, 2. öğretim isterseniz (yeni açılanlar) dahil, ailenizin bu konudaki fikrini alınız.

Vakıf üniversitelerini seçmem, bana bir avantaj sağlar mı?

Eğer ki, imkanınız varsa, neden olmasın? Türkiye’de her geçen gün, yeni vakıf üniversitelerinin açıldığını düşünürsek, bu yıl vakıf üniversiteleri ağırlıklı tercih yapanlar, devlet üniversitelerini tercih edenlere nazaran, daha da avantajlı olacaklardır. Ancak, belli bir maddi külfeti de göze alarak okuyacaklardır. Benim düşüncem, özellikle, vakıf için imkanı olmayan, ama burslu okumak isteyenler için, yeni açılan vakıf üniversitelerini ve bölümlerini denemeleri olacaktır. 2006 yılında, yeni açılan üniversitelerden olan Ufuk Üniversitesi, İşletme (burslu) bölüme, 267 puan ile öğrenci almıştı. O yüzden, yeni açılan burslu bölümler denemekte fayda var, ancak dediğim örnek, daha önce belirttiğim gibi, sık rastlanan bir örnek değildir, ama “tercihlerde puanların ve başarı sıralarının her yıl yeniden oluştuğunun” kanıtıdır. O yüzden, denemek ya da denememek sizin kararınızdır.

Üniversitelerin özel koşullarını ne kadar dikkate almalıyım?

Bence, bu konuda, özel koşulları kelimesi kelimesine okumanız gerekiyor. Özellikle, burslu bölümlerde, çok çok dikkatli okumanız gerekiyor, çünkü, vakıf üniversitelerinde, İngilizce yeterlilik isteniyor, sınava tabi tutuluyor, geçemezseniz, bursunuz kesilebiliyor. Ayrıca, not ortalamanızı düşürdüğünüzde, dönem uzattığınızda da bursunuzun kesilme ihtimali var. O yüzden, özellikle vakıf üniversitesi düşünüyorsanız, özel koşulları çok dikkatli okumalısınız. Bunun dışında, fiziki şartlar gereği kazansanız dahi okuyamayacağınız bölümlerde olabilir, bu da sizin en az 1 yıl kaybınız da demektir. İşte, bu tür, problemlerden korunmanın tek yolu, hangi bölümü düşünürseniz düşünün, özel koşulları asla es geçmeyin.

 

Üniversitelerde açık bırakan bölümleri tercih etmeli miyim?

Öncelikle şunu belirtmeliyim ki, eğer ki bir bölüm açık bırakmaya yüz tutmuş ise, o bölümün size iyi bir gelecek verdiğine dair, bir yargıda bulunulamaz. Mesela, bu konuda, fizik-kimya-biyoloji gibi, alan bölümlerinin, son yıllarda çok açık bıraktığı gözlemlenmektedir. Özellikle, 2.öğretimlerde bu açık daha da fazla olmaktadır. Fen alanından mezun olan bir öğrenci, başarı sırası ne kadar düşük olsa da, sürekli açık bırakan bir bölümü kazanma şansı muhtemeldir, çünkü, bölüm kontenjanını doldurmadığı için, taban puanı oluşmamakta ve son giren aday, hangi puan olursa olsun yerleşebilmektedir. Ancak, yukarda da belirttiğim gibi, bu bölümlerin geleceği soru işaretidir. Bölümü bitirenler, pedagojik formasyonla öğretmen olabilirler ama, devletin bu öğretmenliklere, ne kadar kadro vereceği de ayrı bir soru işaretidir. Özetle, bu tür bölümler, siz tercih yaparken, “illa ki bir yere gideyim” mantığıyla hareket ettiğinizde aklınızı çelebilir, ancak, unutmayın ki, sizin için bu gidişin sonu da daha zor olabilir. 

 Sonuç olarak;

Tercihlerinizde, her zaman sizin istekleriniz ve beklentileriniz ön planda olmalıdır. Benim bu yazımda, size söylediklerim, hem tavsiyede bulunmak hem de aklınızda farklı ihtimalleri de bulundurmaktır. Ancak, tüm bu söylediklerimi dikkate almak ya da almamak sizin kararınızda olan bir durumdur. Kimse, size, özellikle tercih konusunda, bir şeyleri dikte ederek, söyleme hakkına sahip değildir.  Biliyorsunuz ki, düşündüğünüz bölümü sizler okuyacak, ilerde okuduğunuz bölümün mesleğini yapacaksınız. Şimdi, sizlere birçok meslek güzel gelebilir ama, üniversitenizi ve mesleğinizi seçerken, ilerisini düşünerek hareket edin. Mesela, düşündüğünüz mesleğin getirisi ne kadar, ya da düşündüğünüz bölümle ilgili, ilerde master (yüksek lisans), doktora mı yapmanız gerekecek? Bunları iyice araştırarak, tercihlerinizi yapınız. Hiçbirinizin, ilerde ne istemediği bir bölümde okumasını, ya da istemediği bir mesleği yapmasını isterim. Madem, hayata bir kere geliyorsunuz, gençliğinizin bir dönemini sınav maratonunda istiyorsunuz,  istiyorum ki, istediğiniz ve sizi en mutlu eden mesleği seçin ve onu kazanmak için de çaba gösterin. Rehber hocalarınıza danışmayı asla ve asla ihmal etmeyin, çünkü onlar da sizin geleceğiniz için yanınızdalar. Bunun yanında, ailenize danışın, yeri gelir arkadaşlarınıza da danışın, ama istediğiniz bölümün sizin için ne kadar önemli olduğunu her zaman vurgulayın.

Unutmayın;

Gelecek , elinizde olduğu zaman değerlidir.. Siz yeter ki, onun kıymetini bilin..

Tercih sürecinde tüm adaylara başarı dileklerimle..  

Yorum Yap
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Yorumlar (6)
Yükleniyor ...
Yükleme hatalı.