SÜMEYYE ERTEKİN / Yeni Şafak
Etiyopya... Nam-ı diğer Habeşistan. Afrika'nın sömürge olmayan bu tek ülkesi bir zamanlar, köleler ülkesi anlamına gelen Habeşistan olarak adlandırılmış. Çünkü bu ülkeyi sömürge yapamayan güçler gemilerle Habeşistan'dan köleler taşırlarmış kendi ülkelerine. Hatta gemilerle taşınan binlerce köle bu seferler sırasında ölmüş ve bu insanlar kayıtlara mal zayiatı olarak geçmiş. 5 yıl İtalyanlara karşı savaş veren Etiyopya, sömürülmeyen tek Afrika ülkesi olarak biliniyor.
İHH İnsani Yardım Vakfı'nın Ramazan 2010 programı çerçevesinde gittiğimiz Etiyopya'da bizi karşılayan açlık ve sefalet insanlığın onurunu incitecek cinstendi. Başkent Addis Ababa'dan çıkar çıkmaz Afrika gerçek yüzünü gösterdi bize... Saatler süren araba yolculuğunun ardından ulaştığımız köylerde evleri ve okulları ziyaret ettik. Camları ve tuvaletleri olmayan evler, köylülerin yaptıkları ahırı andıran okulları bizimkilerle karşılaştırdık ve mahçup olduk, utandık onlara karşı. Kendimizle hesaplaştık... Sadece şans mıydı bizimkisi? Ya da onlarınki sadece kaderle mi açıklanabilir? "İlk defa siz bu kadar yol teperek yardımların yanında sıcaklığınızı getirdiniz" dedi Bolo köylüleri. Ramazan'a uygun bir hediye olarak Kur'an-ı Kerim dağıtımı yapıldı burada. Sayfaları yıpranmış Kur'an-ı Kerim'ler yerine yenileri verildi. Gezi boyunca dağıtılan yardımlar, susuz köyler için açılan su kuyuları yüzlerini güldürmeye yetti. Aslında Etiyopya bir çok insanın Afrika algısını yerle bir eden doğal güzelliklere sahip. Yemyeşil tarlaları, birbirinden farklı türde muhteşem ağaçları ve rengarenk kuşları ile sanki cennetten bir köşe bu memleket. Toprakları çok verimli Etiyopya'nın. Ülkede yüzde 80 oranında kullanılabilir arazi var. Ancak sadece bu toprakların yüzde 10'u kullanılıyor. Mısır, teff, soğan başta olmak üzere birçok sebze ve ananas, mango, papaya, muz gibi çeşitli tropikal meyveler yetişiyor.
BİR ÇUVAL UN HERŞEY
Un çok değerli bu coğrafyada. Zira Etiyopyalılar buğdayı kendi elleriyle öğütüyorlar. O yüzden bir çuval un her şeye bedel onlar için. Undan ekmek yapıyorlar. Ülkenin geleneksel tadı ise teff bitkisinin tohumundan yapılan İnceray. İnceray bir çeşit ekmek ve Etiyopyalıların sofralarının vazgeçilmezi. Bir başka geleneksel yemek ise Tibbs. Bu da bir çeşit et sote, ancak et çok pişirilmeden yapılıyor. 20 yıl öncesine kadar ülkenin resmi dini Hıristiyanlık olduğu için eğitim kiliseye bağlıymış. Bu durum Müslümanların çocuklarını okula göndermemelerine neden olmuş. Zira Müslümanların çocuklarını okula göndermeleri din değiştirmeleri anlamına gelirmiş. Bu yüzden 20 yıl öncesine kadar ülkede okumuş Müslüman görmek neredeyse imkânsızken artık ülke laik bir sistemle yönetildiği için Müslümanlar da okula gidebiliyor. Her yerde de okullar açılıyor. Hatta bunun ilk meyveleri bile alınmış. Şu an devlet kademelerinde çalışan birçok Müslüman var. Resmi rakamlar ülkenin yüzde 33'ünün Müslüman olduğunu söylese de sorduğumuz birçok kişi Müslüman nüfusun yüzde 65 civarında olduğunu söylüyor. Ancak yönetimi ellerinde bulunduran Hıristiyanların, fazla hak talep etmemeleri için sayım yapıp Müslüman nüfusa dair resmi bir veri ortaya koymak istemediği görüşü yaygın.
GELİŞMEMİZİ İSTEYEN TEK AVRUPA ÜLKESİ TÜRKİYE
Etiyopyalılar Türkiye'yi çok iyi tanıyorlar. Çünkü Osmanlı'yı biliyorlar. Okullarda dünya tarihinde Osmanlı tarihi okutuluyor. 15. ve 16. yüzyılda Etiyopya'da bir Hıristiyan bir de Müslüman hükümet varken Osmanlı'nın Müslüman hükümeti desteklemesi Türklerin buradaki Müslümanların kalbini kazanmasına yetmiş. İtalyanlara karşı savaşan Etiyopyalılar bağımsızlıklarını kazanınca onları ilk tebrik eden de bir Osmanlı paşası olmuş. Belki de bu tarihi güven nedeniyle ülkenin kapıları Türk yatırımcılara sonuna kadar açık. Dışişleri Bakanlığı'nın resmi açıklamalarında bile "Etiyopya'nın gelişmesini isteyen tek Avrupa ülkesi Türkiye" ifadesinin yer aldığı söyleniyor. Burada birçok Türk ticaret yapıyor, şirket kuruyor. Yeraltı kaynakları çok zengin olan ülkede Avrupalıların yatırım yapmalarına izin verilmiyor. Ekonomik açıdan halk arasında uçurum var bu ülkede. Fakir çok fakir zengin çok zengin. Orta sınıf yok gibi. Hatta öyle ki dünyanın en zenginleri içinde bir Etiyopyalı bile var. En zengin Etiyopyalının ülkesi için neler yaptığını sorduğumuzda ise cevap alamıyoruz. Biraz parası olan yatırım yaptığında iyi paralar kazanabiliyor.
ETİYOPYA'DA SENE 2002
Etiyopya'da saat ve yıl kavramı farklı. Güneş doğduğunda saat 1 oluyor battığında 12. Sonra yeniden bir-iki diye sayıyorlar. Zira bu ülke Ekvator'a yakın olduğundan 12 saat gündüz 12 saat geceyi yaşıyor. Bir yılda 13 ay var, bir ayda ise 30 gün. Kalan günler de 13. ayı oluşturuyor. Yıl olarak şu an 2002'yi yaşıyorlar. Bunun nedeni "Etiyopyalılar Hıristiyanlığı Hz. İsa'nın doğumundan 8 yıl sonra kabul ettiği için 8 yıl geriden takip ediyor miladi takvim yılını" şeklinde anlatılıyor.
TOPRAK EVLER LÜKS SAYILIYOR
Köy evleri genellikle okaliptus ağacının dallarının üzerine çamur sıvanarak yapılıyor. Bu evlerde cam yok. Elektrik de olmadığı için gündüz bile içerisi kapkaranlık. Evlerde tuvalet yok. Zaten özellikle yüksek köylerde tuvalet bulmak neredeyse imkânsız. Su da ulaşamıyor evlerin içine. Yerin 10 metre altından su çıkabiliyor. Ancak Etiyopyalı köylülerin bunu yapacak güçleri de yok. İHH gibi yardım kuruluşlarının açtıkları su kuyuları onların için yaşam kaynağı olmuş. Toprak ve kerpiç evler ise lüks sayılıyor köy yerlerinde.
KADIN HER YERDE KADIN
Etiyopya'nın yüksek köylerinden birinde ayaklarında ayakkabıları dahi olmayan kadınlarla karşılaştık. Ancak her biri takı gibi süs eşyalarına çok düşkün. Öyle ki fotoğraf çekerken bir tanesi özellikle saatini ve yüzüklerini göstererek poz verdi. O yokluk içinde bile süslenebiliyorlar. Etiyopya'da kadınlar eskiden toplumsal hayatta fazla aktif değilmiş. Ancak şimdi dışarıda çalışıyorlar öğretmen, doktor, mühendis oluyorlar. Bunlardan biri de Türkiye'de eğitimini tamamlamış olan rehberimiz Fennan Muhammed. Fennan, şimdi ülkesinde ticaret ile uğraşıyor. Türkiye'de daha rahat yaşamak varken neden ülkesine dönmeyi tercih ettiğini sorduğumuzda bize bir Türk atasözü ile cevap veriyor Fennan; "Bülbülü altın kafese koymuşlar yine vatanım, yine vatanım demiş."
SATILIK ÇOCUK
Etiyopya'dan ayrılıp uçağa bindiğinizde canınızı acıtan bir manzara ile karşılaşıyorsunuz. Ellerinde siyah bebekler olan onlarca beyaz Avrupa ve Amerikalı dolduruyor uçağı. Çocuğu olmayan Batılılar buradan çocuk satın alıyorlar. Fakir aileler de muhtemelen "Çocuğumuzun hayatı kurtulur, bana da faydası olur" mantığı ile içleri acıyarak satıyorlar çocuklarını. Yılda 10 gün çocukları ülkelerine götürme zorunlulukları var satın alıcı ailelerin. Dünyadaki adaletsizliğe bir kez daha isyan etmek geliyor içinizden.
BEHLÜL AFRİKA'DA
Başkent Addis Ababa'da Müslüman lise öğrencilerinin açtığı bir fuarı gezerken beni çok şaşırtan bir şey oldu. Gittiğim birçok Ortadoğu ülkesinde karşılaştığım bir fotoğrafı burada da gördüm. Şaşkınlığım kat kat artı. Üzerinde son dönemde Türk dizilerinin en ünlü oyuncusu Kıvanç Tatlıtuğ nam-ı diğer Behlül olan kutularla karşılaştım. Satıcı kızlara bunun ne olduğunu sorduğumda hemen 'Bir Türk artist' dediler.