20. Yüzyıl Felsefe Tarihi

Christian Delacampagne, "20. Yüzyıl Felsefe Tarihi" kitabında, Kant, Marx, Wittgenstein, Heidegger, Adorno gibi önemli filozofları araştırmaya koyuluyor. Delacampagne, çağdaş felsefenin kendi dönemlerinin siyasi olaylarından soyutlanamayacağını öne sürü

SEVİL KUZU / YENİ ŞAFAK


Filozoflar kendi disiplinlerinin tarihiyle ilgilenmeli midir? Bu soruya bazı filozoflar felsefenin tarihi yoktur şeklinde cevap veriyor. Bazıları ise, felsefenin kendi tarihi dışında var olmadığını savunuyor. 20. Yüzyıl Felsefe Tarihi kitabının yazarı Christian Delacampagne, ikinci görüşü benimserken kendi deyimiyle kitabının temelini de bu yönde oluşturuyor. Bu görüşten yola çıkarak yaşadıkları çağa yön vermiş Kant, Marx, Wittgenstein, Heidegger, Adorno gibi önemli filozofları araştırmaya koyulan Delacampagne, çağdaş felsefenin o dönemde yaşanan siyasi olaylardan soyutlanamayacağını da itiraf ediyor.

FİLOZOFLAR, SANATÇILAR VE ALİMLER ANLATIYOR

Modernitenin doğuşu, 1880 ile 1914 yılları arasında altın çağını yaşayan Avrupa'yla birlikte oldukça ümitvar gelişmelere neden olsa da, 'sorgulama'lar başladıktan sonra gerçekler; filozoflar, sanatçılar ve âlimler tarafından açığa çıkarıldı. Fizik ve kimya bilimlerinin kaynaşmasıyla Kuantum kavramı ortaya çıkarken, Sigmund Freud da psikanaliz teriminin farkına vardı. Bu gelişmeler şüphesiz felsefeyi de etkiledi. Matematikçilerin kendi disiplinleri konusunda endişelere kapılmasıyla Kantçı eleştiricilik kuramı dikkat çekti. Kantçı akılcılığı sorgulayan filozoflardan biri Wittgenstein'di. Felsefi sorunların sahte sorunlar olduğunu, sorun olarak ortaya çıkmalarının, dilin mantığının yanlış anlaşılmasına dayandığını düşünen ve bunu göstermeyi amaçlayan Wittgenstein, felsefe konusundaki fikirlerinin temeline mantık ve matematiği oturtur. "Filozoflar şimdiye kadar dünyayı değişik şekillerde yorumlamakla yetindiler, önemli olan şey ise onu dönüştürmektir." Bu söz döneminin önemli filozofu olan ve başını çektiği felsefi hareketin hala yankı bulduğu Karl Marx'a ait. Avrupa romantizminden ve Aydınlanma felsefesinden etkilenen Marx, yazar Christian Delacampagne'ye göre aynı zamanda fikirleri yandaşları ve halefleri tarafından yanlış anlaşılan ve çarpıtılan bir filozof olmaya mahkum olmuştu. 1870'li yıllarda Marksizm sistemi Marx'ın doğrudan katkısı olmadan farklı şekilde gelişmeye başlar. Marx, bu gelişimi başta Engels olmak üzere 1890 yılında Marksist olan Vladimir İlyiç Ulyanov, namı değer Lenin'e borçlu olacaktır. İktidarı ele geçirmek adına Marksist kuramı kullanan ve kuramdan Rus İmparatorluğu karşısında kazanacağı zafer için faydalanan Lenin'in Marx'a ihanet edip etmediği tartışıladursun, burada Lenin'in genel anlamda Marksizm'e 'nasıl bir katkısı olduğu' sorusu karşımıza çıkıyor. Bu sorunun cevabını bulmaya çalışan yazar Delacampagne'ye göre, Lenin Marx'ın kuramını SSCB'de iktidarın işleyişine uygulamak istediği için kuramı bozma riskini göze aldı. Lenin'in siyasi hayatını mercek altına alan yazar, onun kendi başına hareket eden bir darbeci olmadığının da altını çizmiş.

İki Dünya Savaşı, 1917 Devrimi, Nazizm ve Kominizm, Soğuk Savaş, sömürge imparatorluklarının çöküşü felsefenin sıyrılamadığı olaylardan bazıları. İşte bu gerçeklerden yola çıkılarak hazırlanan bu araştırma kitabı, felsefe araştırmacıları adına önemli bir kaynak teşkil ediyor.

20. Yüzyıl Felsefe Tarihi Christian Delacampagne Türkiye İş Bankası Yayınları 367 sayfa

İlk yorum yazan siz olun
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.

Kitaplık Haberleri