1. HABERLER

  2. KAVRAMLAR

  3. Psikanalitik Psikoterapi Yöntemi

Psikanalitik Psikoterapi Yöntemi

Psikanalitik Psikoterapi Yöntemi Nedir? Yöntemin temel kavramları, temel tezleri, ana amaçları ve uygulamada etkili olduğu alanlar...

A+A-


PSİKANALİTİK TERAPİNİN ETKİLİ OLDUĞU DURUMLAR

Psikanalizde, birinci düzeyde etkili olduğu durumlar, semptom yaratan psikolojik çatışmalardır. Psikanalizin fobi, obsesif-kompülsif bozukluk, bazı anksiyete bozuklukları, hafif depresyon ( distimik bozukluk), bazı kişilik bozuklukları ve bazı implus kontrol bozuklukları (aşırı yeme, saldırganlık, kumarbazlık...)' nda etkili bir tedavi şeklidir. Ancak tanıdan daha önemlisi, hastanın kendisini derinliğine analizde işbirliği sağlanması ve benlik farkındalığını içrel değişime dönüştürebilme yeteneğidir. Eğer terapiste yönelik transferans gerçekleşmezse analiz mümkün olmaz. Psikotikler gerçekçi ve duygusal bağlar kuramamaları nedeni ile dışta bırakılırlar. Transferansın bu gibi kişilerle geliştirilmesi ve çözülmesi mümkün değildir. Analiz olan hastanın früstrasyon toleransı bir patolojik tarzdan dönüşmeyecek ve kontrolünü kaybetmeyecek derecede güçlü olmalıdır. İlaç bağımlılarında, egolarının früstrasyona karşı güçlü olmaması nedeni ile dışta bırakılırlar. Früstrasyon, egonun gücünün direk göstergesidir. Früstrasyon toleransı güçlü ise kişilik güçlü, zayıf ise kişilik zayıftır.

TERAPİNİN ETKİLİ OLMADIĞI DURUMLAR

Genelde 40 yaşın üzerindekilerde önemli kişilik değişimi için esnekliğin olmadığı düşünülür. Ancak önemli olan yaş değil, kişinin değişme isteği ve iç gözlem yapabilme kapasitesidir. En verimli yaş genç yetişkinliktir (25-35 yaş). Çocuklarda serbest çağrışım yerine oyun terapisi uygulanarak analiz yapılabilir. Zeka faktörü, süreci anlama ve işbirliği yapması mümkün olabilecek kadar zaki olmalıdır. Yaşam koşulları, terapiye gelmesini engelleyici koşullar olmamalıdır. Zaman, hastanın değişmek için beklemesi ve zamanının olması gereklidir. Acil semptomları olan (örnek; intahara yatkınlığı olan) hastalar psikanalize alınmamalıdır. İlişkinin doğası, arkadaşlar, akrabalar analiz edilmemelidir. Çünkü transferans gelişemez ve objektiflik mümkün olmaz. bazı hastalar bazı terapistlerle çalışamazlar. Bu birkaç seansta anlaşılır. Bazıları kadın, bazıları da erkek terapistten hoşlanırlar.

PSİKANALİTİK PSİKOTERAPİ

Psikanalizin kavramsal ve teknik olarak değişmiş şeklidir. Psikanalizde transferans ve bunun altındaki bebeklikteki çatışmalara ulaşmak yatar. Psikanalitik psikoterapide ise şu andaki çatışmalar, hastanın şu andaki psikodinamik örüntüleri önem taşır. Psikanaliz, transferans analizi ve serbest çağrışım tekniklerini kullanarak; psikanalitik psikoterapi ise görüşme ve tartışma ile çok az serbest çağrışım kullanır. Psikiyatriste yönelik tepkilerin psikanalizdeki kadar büyük önemi yoktur. Ancak terapiste yönelik tutum ve tepkileri zaman zaman ortaya çıkar ve faydalı tarzda kullanılır. Tedavi tekniği olarak divan kullanılmaz. Psikanalitik psikoterapi tek bir destekleyici görüşme şeklinde olabileceği gibi, haftada 1-3 defa yapılacak, birkaç yıl sürecek tedavi şeklinde de olabilir. psİkanalitik psikoterapinin 2 önemli tipi vardır:


1. İç Görü Yönelimli Terapi : Varolan duygu, tepki, davranış özelliklerine, ilişkilerine ait dinamikleri anlamak önemlidir. İç görü hastanın kendi kişiliğini anlamasıdır. Ego gücü, yeterli kişilere yapılabilir. Terapilerin ikiliği, sadece geliştirilen iç görüye bağlı değildir. Terapistle özdeşleşme yargılamayan, sınır koymayan bir ortamda duyguların açığa çıkarılması ve diğer insan ilişkisi etkenlerine bağlıdır. Hastanın zayıf egosuna destek olunarak uyumsuz davranışlarına gerçekçi sınırlandırmalar yapılarak, terapist müdahalelerde bulunur. Terapist, hastanın çocukluğundaki önemli figürlerle kendisi arasında, hastanın bulduğu farklılıklar üzerinde tartışır. Böylelikle hasta ebeveynlerine ilişkin tutumlarını genellediğinin, tepkilerini genellediğinin farkına varır. Böylelikle otorite figürlerine otomatik tepkiler gösterdiğini farkeder.

2. Destekleyici veya İlişki Yönelimli Terapi : Amaç, savunmaların onarılması veya güçlendirilmesi, bozulan kapasitenin arttırılması. Hastanın suçluluk, utanç ve sıkıntılarını ele alması çok zor olan dış baskı ve früstrasyonlarla karşılaştığında, gereksinim duyduğu kabul bağımsızlık sürecini kapsar. Destekleyici terapi birçok yöntem kullanır. Bunlar;

a) Sıcak, dostça, güçlü ilişki,
b) Bağlanma gereksinimlerinin doyurulması,
c) Uygun ve bağımsızlık tarzı sağlamak için destek verme,
d) Hoşlanacağı uğraşılar geliştirmesine yardımcı olma,
e) Yeterli dinlenme ve eğlenme,
f) Eğer mümkünse aşırı zorlanmaların kaldırılması,
g) Gerektiği zaman hastaneye yatırılması,
h) Semptomları hafifletmek için ilaç tedavisi,
i) Varolan konular üzerinde rehberlik.

Bu teknik hastanın kendisini daha güvenli, emin, kabul gören, az sıkıntı hissetmesine yardımcı olur. En büyük tehlike aşırı bağlanmasıdır. Bunun için terapist hastayı gittikçe daha bağımsız kılmaya çalışmalıdır. Hasta ile terapist arasındaki ilişkiler, hastayı yıkıcı veya hatalı ebeveyn tutumlarından farklı tutumlar olduğunu öğrenir. Sanki ebeveynlerinin hatalarını nötralize eder. Hasta böylelikle yeni anne-baba modeli ile özdeşleşme olanağı sağlar. Alexander buna "destekleyici duygusal yaşantılar" adını vermiştir. Bir çok hastalık için faydalıdır. Daha çok ego zayıflığı olan hastalarda kullanılır ve sağlıklı kişilerde aşırı kriz durumlarında kullanılır.

Bu haber toplam 76457 defa okunmuştur
Haberin Devamı 1 2 3 4 5 6 7 8 9 10 11 12 

HABERE YORUM KAT

UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.