1. HABERLER

  2. RÖPORTAJ

  3. Prof. Kemal Sayar: Merhamet Yorgunluğu Yaşıyoruz!

Prof. Kemal Sayar: Merhamet Yorgunluğu Yaşıyoruz!

Terörün hedefinin insanda psikolojik hasar bırakmak olduğunu söyleyen Sayar "Merhamet yorgunluğu yaşıyoruz." dedi... İşte Sabah Gazetesi'nde yer alan söyleşinin ayrıntıları...

A+A-

ŞİDDETİN PANZEHİRİ HER ZAMAN MERHAMETTİR

- Siz bir yazınızda "İnsan olmayı öğreniriz. Yolların çatallandığı yerlerde ahlakın ve vicdanın izlerini takip ederek insan oluruz" diyorsunuz. Suruç'taki katliam sonrası öyle yorumlar yapıldı ki, "Biz insanlığımızı nerede kaybettik?" diye sorar olduk. 

- 'Kesin inançlı insan' ya da 'otoriteryen kişilik' psikolojide 50-60 yıldır tartışılıyor. Bu tarz insanlar, gerçeği tekeline aldıklarını düşünürler. Onlar hep iyinin tarafında olduklarını düşündükleri için, aleme nizamat vermeyi dayanışma duygusunun önüne koyarlar. Oysa bazı zamanlar vardır yoğun yas ve matem zamanlarıdır. Mesela Soma'dan, Suruç'tan sonra yaşıyoruz bunu. Böyle zamanlarda birbirimizle dayanışma içerisinde olmayı, terörü kınamayı, mağdurla aynı omuz hizasında duran bir ahlakı öncelemek zorundayız. Bilinen failin dışında hoşlanmadığımız politik figürlere, düşüncelere, içimizdeki öfkeyi yansıtan basitleştirmelerden uzak durmalıyız. Buradan politik menfaat devşirilmek isteniyorsa eğer, bu böyle insanların vicdan katsayılarında problem olduğunu gösterir. 

- Dayanışma duygusunun yüksek olduğu bir toplumuz. Acaba bu duygumuz zedelendi mi? 

- Bizi millet yapan, ortak acılar ve türküler etrafında buluşabilmektir. Bir Yemen türküsünün hepimiz tarafından biliniyor ve söyleniyor olması bizi bir millet yapar. Bunun örneğini yaşadığımız büyük depremlerde verdik. O dönemde büyük ülkenin Doğu ve Batısı kenetlenebildik. Daha sonra türkülerimizde ayrıştığımız gibi acılarımızda da ayrıştık. En tehlikeli şey, herkesin kendi acısını mukaddes bilip "Benim acım senin acından daha büyük" deyip acı yarıştırmaya başlaması. Bu yanlış! Bunun panzehiri birbirimize merhametle, saygıyla yaklaşmak. 

- Bu acı travmayı sağlıklı olarak nasıl atlatabiliriz? 

- Suruç'taki terör saldırısı, toplumda düşmanlığı körüklemek, bizi hasımlaştırmak, sosyal medyadaki abartılı tepkileri harekete geçirmek için yapılmış bir şeydi. Yani Türkiye'deki barışçıl, olumlu havayı dağıtmak için planlanmış bir şeydi. Şiddetin panzehiri her zaman merhamettir, ötekine gitmek ve onunla konuşmaktır. Bizler sakin durarak, itidal çağrıları yaparak terörün eylemini tamamlamasına izin vermemeliyiz. Terörün yaktığı yangını sükunetimiz ve dayanışmamız söndürebilir. Fakat Türkiye'nin bir sorunu da travma yaşamaktan ziyade yaşanan travmaların dile dökülememesinden, konuşulamamasından kaynaklanıyor. O kadar çok acı yaşanıyor ki... Bu acılar, o acıyı yaşayan tarafından konuşulup anlaşılmış hissedilmiyor. İnsanlar kendi varlıklarının değersiz, önemsiz olduğu fikrine ulaşıyor. Bunun "Bu ülke bana kıymet vermedi, benim de insanların hayatına bir değer vermeme gerek yok" tarzı bir yok sayıcılığa dönüşmesi çok mümkün. Bizim ülke olarak birbirimizle oturup konuşabileceğimiz bir ahlakı, birbirimize şifa olabileceğimiz bilinci yayabilmemiz lazım. 

- Nasıl yapılabilir? 

- Mesela ders kitaplarından ırkçı unsurların ayıklanması lazım. Sosyal sahada, ırkçı, nefret suçu içeren söylemlerin çok büyük bir kınamayla ayıklanması gerek. Biz bu bilinci oluşturabilirsek, önyargılardan uzaklaşabilirsek, birbirimizle konuşabilirsek, siyaset ve toplumsal sahadaki düşmanlaştırmanın önüne geçebilirsek bu ülke için hep bir ümit vardır. Biz insanın insana yurt olduğu bir medeniyetin çocuklarıyız. Kendi köklerimizin yardımıyla da içimizdeki merhamet damarında buluşup bu damarı diriltmeli ve yüceltmeliyiz. 

KÖTÜ SÖZ TRAVMA YARATIYOR

- Sosyal medyada yorumlar çok fevri geliyor mu size de? 

- Sosyal medyanın bu fevri tepkileri kolaylaştırıcı bir işlevi var. İnsanlar çoğu zaman anonim olabildikleri veya kendilerini izleyen kitleye bir şeyler kanıtlamak zorunda hissettikleri için çok uç tepkiler verebiliyor. Buna alevlenme deniyor. Maalesef bu tür matem durumlarında birbirimizi anlamak, acıyı paylaşmayı öncelemek yerine birdenbire bir itiş kakış içerisinde buluyoruz kendimizi. Olan da mağdura oluyor. Çünkü kimse onu yeterince anlama çabasına girmemiş oluyor. 

- Sosyal medyadaki davranışlarımız birbirimizi ne kadar incitiyor? 

- Ben Twitter'ı zahmetsiz militanlık yapılabilen, her türlü kahramanlığın sergilendiği bir performans alanı olarak da görüyorum. Aslında sosyal medyadaki davranışlarımız gerçek hayattaki davranışlarımızın her zaman bir ölçüsü olmayabilir. Orada hep bir aşırılık, başkalarının görebileceği bir performans sergileme hali vardır. Fakat insan, sözün de düşünülerek söylenmesini arzu ediyor. Kötü bir söz de insanda mikro travma yaratıyor. Çünkü insan sözden incinen bir varlıktır. Hayvan incinmez çünkü onun dünyasında kelimeler yoktur. Bunun için ölçülülüğü, olgunluğu, serinkanlılığı zaman içinde kazanabileceğimizi düşünüyorum. Ama bunun için kanaat önderi saydığımız insanların, politikacıların, ekran yüzlerinin, rol modellerinin bize daha iyi örnek olması gerekiyor. Herkesin tepiştiği bir ortamda tepişmeyi marifet zannediyoruz. Tepişmenin kınandığı bir yerde tepişmek marifet olmaktan çıkar. 

Bu haber toplam 29177 defa okunmuştur
Haberin Devamı 1 2 3 4 5 

HABERE YORUM KAT

UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.