Kanser psikolojisine duyarlıyız ama...
TÜLAY KARABAĞ / NTV
Dünya Psiko-onkoloji kongresine başkan seçilen ilk Türk doktor Prof. Özkan, Türkiye’de kanser hastalarına yeterli psikolojik destek verilmediğini söyledi ve "Halkımız hastaların psikolojisine oldukça duyarlı ama bu anlamda verilecek destek bilimsel olmalı" dedi.
Psiko-onkoloji, kanserin psikolojik, duygusal, işlevsel yönlerini anlamayı ve tedavi etmeyi amaçlayan bir uzmanlık alanı. Kanserin hasta, aile ve tedavi ekibi üzerindeki psikolojik etkilerini araştıran ve kanser hastalarına psikolojik tıp hizmetlerini sunan bir disiplin.
Dünya Psiko-onkoloji Birliği (International Psychooncology Society-IPOS) kanserde hasta ve yakınlarına yönelik tüm çalışmalara öncülük ediyor. IPOS tarafından her yıl düzenlenen kongreler, kanser hastalarının tedavisinde psikolojik desteğin önemini vurgulamak açısından önem taşıyor. Kanser psikiyatrisiyle ilgili en kapsamlı uluslararası kongre olan Dünya Psiko-onkoloji Kongresi'nin 13.'sü 2011’de Antalya’da gerçekleştirilecek ve başkanlığını Prof. Dr. Sedat Özkan üstlenecek.
Türkiye’de psiko-onkoloji bilim dalını 1990’ların başında İstanbul Üniversitesi Onkoloji Enstitüsü bünyesinde kuran ve kanser hastalarının psikiyatrik sorunları üzerine bilimsel çalışmalar yürüten Prof. Dr. Sedat Özkan, Dünya Psiko-Onkoloji Kongresi’ne başkan seçilen ilk Türk doktor. Aynı zamanda İÜ İstanbul Tıp Fakültesi Psikiyatri Anabilim Dalı Öğretim Üyesi olan Prof. Özkan, "Bunu memnuniyet verici buluyorum. Tarihi ve kültürel mirasımızı çağdaş bilim doğrultusunda dünyaya taşımaktan mutluluk duymaktayım. Kafkaslarda, Balkanlarda ve Türki Cumhuriyetlerde de psiko-onkolojinin gelişmesinde Türkiye’nin önemli bir rol oynamasını hedefliyoruz. Dünya Psiko-onkoloji Kongresi bu açıdan çok önemli" diye konuştu.
KANSER, HAYATA BAKIŞI ETKİLER
Türkiye’de yılda 300 bin kişiye kanser tanısı konuyor. Kanser hastalarının yarısından fazlası tedavi ve destek gerektirecek düzeyde psikolojik sorun yaşıyor. Kemoterapi, radyoterapi ve cerrahi müdahaleler kişinin pskilolojisini bozabiliyor. Bunların yanı sıra hastalığın kendisinin de psikiyatrik sorunlara neden olabildiğini belirten Prof. Özkan, bu noktada psiko-onkolojinin önemine işaret ediyor.
"Kanser hastalarında sıklıkla görülen psikiyatrik bozukluklar arasında, uyum bozuklukları, anksiyete bozuklukları, depresif sendromlar, organik beyin sendromları, kişilik bozuklukları bulunmaktadır. Her iki kanser hastasından birinin psikolojik desteğe ihtiyacı vardır. Kanserle birlikte hasta bir kriz yaratır; egosu, homeostatik dengesi ve hayata bakışı etkilenir.
HASTALIĞIN YARATTIĞI ÇOK YÖNLÜ KRİZLE BAŞ EDEBİLMEK
Kanser hastalarına en uygun tıbbi hizmet, fiziksel tedavi ve bakımla birlikte psikiyatrik tedavi ve psikososyal bakım hizmetinin eş zamanlı ve eş güdümlü ekip olarak sunulmasıyla mümkündür. Kanser hastalığında psikolojik yaklaşım ve psikolojik tedaviyle birlikte, hastalardaki psikolojik kaygı ve acıyı azaltmak, uyumu sağlamak, yaşam kalitesini arttırmak, duyguların ifadesine yardımcı olmak, mücadele ve yaşama gücünü arttırmak, hastalığın yarattığı çok yönlü krizle sağlıklı baş etmeye yardımcı olmak, var olan yanlış algıları düzeltmek, 'ya hep ya hiç' tarzı davranış ve düşünceleri düzeltmek, sosyal destek ve iletişimi güçlendirmek amaçlanır."
Dünyada birçok kanser merkezi ve kanser hastalarına hizmet veren sağlık kurumlarında, hastaların ve yakınlarının ruhsal durumlarına yönelik desteğin tıbbi tedaviyle bir arada verildiğini ve böylece biyopsikososyal bir yaklaşım hedeflendiğini belirten Prof. Özkan, Türkiye’deki kanser hastalarına ise yeterli psikolojik destek verilmediğini söyledi.
TÜRKİYE, BU KONUDA DÜNYANIN GERİSİNDE
"Ülkemizde kanser hastalarına yaygın destek verildiği kanaatinde değilim. Öncelikle bu anlayışı hastalarda, ailelerde ve toplumda, sağlık sistemi içerisinde geliştirmek gerekir. Bu sistemi sunacak özel uzmanlar olmalıdır ve bu uzmanlar psikoonkoloji alanında özel olarak eğitilmelidirler. Halkımız hastaların psikolojisine yönelik oldukça duyarlıdır. Ancak hastalara bu anlamda verilecek destek bilimsel yönde olmalıdır. Hasta yakınlarının da bu konuda hassas davranmaları gerekir. Amacımız; kanseri tedavi ederken hastada ortaya çıkma riski yüksek olan kaygı bozukluğu, depresyon, çöküntü ve beyin işlev bozukluğunu da tedavi etmektir. Çünkü Kişinin yaşadığı depresyon ister kansere ister kemoterapiye bağlı biyolojik süreçlerden dolayı olsun, kişinin bağışıklık sisteminin çökmesini hızlandırır. Dolayısıyla kişinin tedaviye katılımı bozulur."
Onkoloji Enstitüsü Psikososyal Onkoloji Bilim Dalı Başkanı da olan Prof. Sedat Özkan'ın başkanlık yapacağı 13. Dünya Psiko-onkoloji Kongresi’ne psikiyatri, onkoloji ve psikoloji camiasından yerli ve yabancı yaklaşık iki bine yakın bilim adamının katılması bekleniyor.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.