Çocukları Hipnozla Tuzağa Düşürüyorlar
Çocuk istismarı ve cinayetlerinde hipnoz mu kullanılıyor?
Hipnoz ve Bilinçaltı Değişim Uzmanı Mehmet Başkak, Türkiye’de sık sık yaşanan ama son dönemde üst üste geldiği için toplumu sarsan istismar ve cinayet kurbanı çocukların hipnozla kandırıldığını söyledi.
Çocukların tuzağa düşürülmesinde hipnotik etkinin bulunduğunu ve bu önemli kriminal bulgunun yetkililerle aileler tarafından gözden kaçırıldığına dikkati çeken Hipnoz ve Bilinçaltı Değişim Uzmanı Mehmet Başkak, “Psikopatlar, sapıklar, katiller çocukları tuzağa düşürüp kandırırken tamamen hipnozun ilkelerinden faydalanıyor” dedi.
Ortalama 6-7 yaşlarına kadar bütün çocukların zihinsel olarak hipnoz durumunda olduğunu belirten Hipnoz Uzmanı Mehmet Başkak, toplumun içini acıtan istismara ve cinayete uzanan süreci şöyle açıklıyor:
ÇOCUKLARDA BİLİNÇ FİLTRESİ DEVREDIŞI
“Çocuklarda genellikle bilişsel yapı, yani doğruyu ve yanlışı ayrıt eden mekanizma tam olarak oluşmamıştır. Yani yetişkinlerdeki bilincin ve mantığın filtresi çocuklarda yoktur ya da çok zayıftır. Modern hipnoz yaklaşımı açısından, bilincin/mantığın filtresi devre dışı kalmışsa yahut henüz oluşmamışsa kişi “telkine” tamamen açıktır ve teknik olarak hipnoz durumundadır. Net olarak ifade edecek olursak çocukların maruz kaldığı her mesaj “hipnotik telkin” değerindedir. Çocuklar sürekli hipnoz halinde yaşar ve çocuk zihni her zaman telkine açıktır, çünkü doğruyu ve yanlışı ayırt eden bilincin filtresi henüz oluşmamıştır. Ülkemizde ortalama 6-7 yaşındaki çocukların durumu da genellikle böyledir.
Çocuk zihninin bu hipnotik durumundan dolayı -çocuk zihni bembeyaz bir kağıt gibidir- gördüğü, duyduğu bütün her şeyden etkilenir. Olumlu ve olumsuz mesajlara karşı tamamen savunmasızdır.
Çocuğa verilen mesajın hipnoza dönüşmesi için tek koşul yeterli!
YAKIN TEHLİKE
Herkeste var olan bilinçaltındaki “hayatta tutma, koruma” mekanizması çocuğu sürekli güvenli alanda tutmaya odaklıdır. Yani çocuk bildiği bir yerdeyse, rahattır; tanıdığı biri varsa rahattır ve bu şartlarda çocukla kurulan her iletişim çocuğun bilinçaltında anında iknaya dönüşmektedir. Bu sebeple bütün dünyada çocuk istismarı ya da cinayetlerinin failleri, yakınlardan, aileden ya da tanıdık çevredendir
Aile tarafından belirli bir bilinç oluşturulmamışsa, yakın çevreden çocuğun daha önceden gördüğü/tanıdığı kötü niyetli birinin çocuğu kandırması an meselesidir. Anne/baba ile normal bir iletişim kurduğunu tek sefer görmesi bile bir kişiyi çocuğun bilinçaltındaki “güvenli alan”a dahil edebilecektir ve bu basit şartı sağlamış kötü niyetli birinin amacı doğrultusunda söylediği her söz çocukta hipnoz etkisi yapıyor demektir.”
ÇOCUKLAR HİPNOZDAN NASIL KURTARILIR?
Çocukların kötü hipnoza maruz kalması konusunda önleyici tedbirler alınmasının en az yasal uygulamalar kadar önemli olduğunu vurgulayan Hipnoz Uzmanı Mehmet Başkak, şu uyarılarda bulundu:
“Aile, okul ve toplum düzeyinde halihazırda var olan önleyici tedbirler yetersiz ve “çocuk hipnozu” kavramından yoksundur. Ebeveynler, öğretmenler başta olmak üzere ilgili bütün meslek mensuplarına yönelik mevcut zayıf programlar ivedi olarak geliştirilmeli, toplumun her kesimine yönelik bilinçlendirme çalışmaları yürütülmelidir. Medyada bu konu üzerinde spesifik olarak çalışılması ve uzmanlar tarafından çocukları korumaya yönelik dikkat noktaları anlamında brifingler verilmesi hayati önem taşımaktadır.”
BUNLARI ÇOCUKLARINIZA ÖĞRETİN
Hipnoz Uzmanı Başkak, çocuk istismarı ve cinayetlerini önleyici tedbirleri 8 madde halinde şöyle sıraladı:
"6-7 yaşlarına kadar bütün çocuklar ebeveynler tarafından bilgilendirilmediği her konuda etkiye açıktır, maruz kaldığı her mesaj hipnotik telkin etkisinde ve ikna edicidir. Kötü niyetli büyüklere inanmaları an meselesidir.
Çocuklarla 3-4 yaşlarından başlayarak basit, net ve yaşlarına uygun bir dille bedenleri hakkında bilgi verilmeli; gerekirse konu hakkında uzmanlardan destek alınmalı.
Ebeveynlerinin yanında bir kez görmesi bile çocuğun, birinin sözlerine inanması için yeter sebeptir. “Güvenili insan” olarak algılanan kişinin sözleri anında hipnoz etkisi gösterecektir. “Anne/babamızın izin vermediği her yer güvensiz ve her kişi yabancıdır” anlayışı çocuklara telkin edilmelidir.
Otorite figürüne karşı çocuklar zayıftır; büyük abi, abla, amca, öğretmen, komşu vs dahi olsa, anne/babanın izni olmaksızın çağrılan bir yere gitmemeleri, çocuğa öğretilmelidir. Aksi halde çocuk savunmasızıdır.
Çocuklar oyuna karşı dirençsizdir ve oyun oynayan bir çocuğun zihni hipnoz durumundadır. Bedenin bir oyuncak olmadığı çocuğa öğretilmelidir. Bedendeki özel bölgelerin, özel olduğu ve o bölgelere dokunulmasının yanlış olduğu ve hangi bölgelere dokunmanın “kötü dokunuş” olduğu çocuğa uygun üslupla öğretilmeli; ebeveyne/öğretmene vs haber verilmesi gereken bir durum olduğu da anlatılmalı.
Arabaya binmek, arabasını sürdürtmek vs gibi çocuğa cazip gelen hobiler; cep telefonu, dijital oyun makineleri kandırma için bir araç olarak kullanılabilmektedir. Bu tür durumlara karşı titiz ve dikkatli olmalı, kontrolümüz dışında gelişebilecek bu durumlara karşı aileler uyanık olmalıdır.
“Sır” olgusuna karşı çocuk zihni zayıftır ve “aramızda kalsın, sırrımız olsun” şeklindeki sözler çocuk zihninde hipnotik telkin etkisindedir. Çocuklara koşulsuz kabul gördüğü ve nelerin sır konusu olamayacağı anlatılmalıdır. Habersiz bir yere gitmesinin ya da mesela özel bölgeye dokunuşun sır kapsamında olmayacağı ve haber vermesi gerektiği anlatılmalıdır.
Çocuk istismarı ve cinayetleriyle ilgili meslek grupları başta olmak üzere, aileler, okuldaki görevliler ve toplumun her kesimi “çocuk hipnozu” ve “çocuk zihninde hipnotik kabul oluşturan sistemler” konusunda eğitilmeli ve bu bakış açısıyla mevcut bilinçlendirme sistemleri geliştirilmelidir."
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.