Prof. Dr. Bengi SEMERCİ

Prof. Dr. Bengi SEMERCİ

Anne-baba çalışın!

Anne-baba çalışın!

Okullar açıldı. Hazırlık, sınıf seçimi, tanışma gibi ilk haftanın beklentileri geçti. Şimdi evlerde nasıl bir düzen kurulacağı önem kazanıyor. Çoğu aile ile konuştuğunuz zaman okula başlayanın çocukları değil, kendileri olduğu kanısına kapılmak mümkün. Aralarındaki konuşmalara baktığımızda nasıl ödev uyanacaklarından, nasıl ders çalışacaklarından, nasıl yetiştireceklerinden bahsediyorlar. Oysa okula başlayanlar çocuklarımız. Bu endişenin en büyük kaynağı, çocuklara sorumluluk duygusu verebilmek yerine, onların sorumluluklarını üstlenmektir. Akşam ödev yapılması için evde başlayan "Haydi çocuğum, ama yapman gerek, birlikte oturup yapalım," sözleri, bazı evlerde yalvarmaya vararak, bir şekilde ailelerin oturup ödevleri yapması ile son buluyor. Benzer bir durum çanta düzenlemekle ilgili yaşanıyor. Saatlerce "Düzelt; biraz sonra," çatışmasından sonra anne tarafından düzenlenen çanta kapının önüne bırakılıyor. Tüm bunların sakıncası var mı? Evet var. Dersleri, ödevleri, çantaları çocuklardan çok ailelerin derdi olunca, yapılması için çocuktan daha fazla gayret gösterince çocuklar da doğal olarak bu işlerin kendi sorumlulukları olduğunu öğrenemiyorlar. Bunların tümünün anne babalarının sorumluluğu olduğunu, yaparlarsa onlar için yapacaklarını sanıyorlar. Bu nedenle "Ödevimi yaparım ama sen de..." diye başlayan isteklerde bulunuyorlar. Oysa ödevini yapmadan, çalışmadan ya da eksik malzeme ile gittiğinde bedelini ödemeyi öğrenmeli ve bunun kendi sorumluluğu olduğunu anlamalıdır. Bu çatışmalar sadece okul konusu ile ilgili değil aslında. Evin içinde hiçbir sorumluluk verilmeden büyütülen çocukların, bir gün aniden "Ben büyüdüm ve sorumluluklarımı almam gerek," diyeceklerini sanan aileler yanılıyor. Bu bilinci almayan çocuk, kaç yaşına gelirse gelsin herkesin onun için bir şeyler yapması gerektiği kanısı taşıyan büyükler oluyor. Odası toplanmalı, yemeği hazırlanmalı, işteki sorunları çözülmeli kısaca herkes onun için çalışmalı. Bu erişkinlerin oluşturduğu toplumlar ise yaptıkları işi sevmeyen, aslında çalışmamaları gerektiğini, ama çalışmasa da ona iyi ücretler ödenmesi gerektiğini düşünen, toplumsal sorunlarda hep yakınan ama bir şey yapmayan bireylerden oluşan ülkeler oluyorlar. Size tanıdık geliyor mu? Peki ne yapmak gerekiyor? En başta çocuklarımızla dengeli ilişkiler kurmak zorundayız. Daha fazlasını öğrenmek istiyorsanız 15 Eylül Pazartesi günü İstinye Park tarafından düzenlenen seminerde olacağım. Seminer saat 13.00'da İstinye Park AFM sinemalarında ve halka açık, ücretsiz olarak gerçekleşecek. Orada hem konuşacağız, hem de sorularınıza yanıt vereceğim, hepinizi bekliyorum. Ama kısaca özetlersek, çocuk okula başladığı andan itibaren ders çalışma, ödev yapma gibi konularda tüm sorumluluğu kendi üstüne alan bir ailenin, çocuğun birden bunun kendi sorunu olduğunu fark etmesini isteme hakkı yoktur. Ailenin görevi en baştan, uygun ortamı hazırlamak, kararlı olmak ve kontrol etmektir. Onun yerine endişelenmek, ondan daha çok olayı sahiplenmek çocuğun ders çalışmayı ailesi için yapması gereken bir olay olarak algılamasına neden olur. O zaman çalışmayı aileye karşı kullanır. Yani onları mutlu etmek ya da isteklerine ulaşmak için kullanmaya başlar. Oysa bu onun işidir ve olumlu, olumsuz sonuçlarına da katlanmalıdır. Ailenin evde devamlı "Çalış, hadi lütfen çalış," demesi ya da bağırıp, kızması sonuçları değiştirmez. Benzer şekilde rüşvet teklifi yanlış sonuçlara yol açar. Aileler ders çalışırsa çocuğa bir şeyler vaat ederler ve bunun adına 'ödül' derler. Oysa bu rüşvettir. Ve çocuğa aslında yapmakla yükümlü olduğu bir işten kazanç sağlama yolunu açar. Benzer şekilde boşa yapılan tehditlerin de anlamı yoktur. Ders zamanı TV, bilgisayar, PlayStation gibi aktiviteleri kısıtlamak, kontrol etmek kadar, görev yapılmadığında bazı aktivitelerden mahrum etmek de ailelere düşer.

Bu yazı toplam 4538 defa okunmuştur
Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Prof. Dr. Bengi SEMERCİ Arşivi